Kalem tutuyor beni yola çıkınca,

Sarsılıyor başım, koşuyor yılkı atları

Atlar da çıldırır bazen, atlar da düşünür

Sen salına salına aslını ararken,

Müsvedde bir hayat nasıl yaşanır diye

Test ediyordur bir diğeri

Bense gömü bulmuş bir avcı gibi

Göz bebeklerimde taşırım heyecanla kelimelerimi,

Oysa gözüm uzun süredir kör

Ama sizin de diliniz lâl.

Ben kağıttan bir gemi yüzdürürüm göz pınarlarımda

Ellerimle hissederim tersanesini.

Kaldırımın orta yerindeki bölüm benim,

Gökteki sessizce süzülen leylek senin.

Çorabının deliğinden baş parmağı fırlayan

Eski gün ise elinde iğne iplik olanın.

Hepimiz tamamlarız 2022'nin ağustos böceklerinin şarkısını

Karıncalarının erzaklarını.

Covid'in bilmem kaçıncı dalgasında en güzel sörfü de tahtası kalanlar yapıyor

Yirmi kat artmış ördek sendromunun da bulaş oranı,

Huyu değişmiş turnaların, su kanallarının, çocuk oyunlarının.

Kitap şekilli bir belediye bankı buldum şimdi

Eski defterlerdeki satır başı süslemeleri geldi yılkıların sırtında

Başım daha da çok dönüyor,

Muavinin, ilkokul terk siyah poşeti elimde

Birazdan tüm kelimelerimi kusacağım.

Leyleği olan öğürecek, iğnesi ipliği olan ağustosu dikecek

Ek ders istemiyoruz Allah'ım diyecek, oradan oraya savrulan insancıkları cümlelerimin,

Bir sal bizi.

Hatalarımızı da sevelim.

Herkes "s" harfine sahip çıksın ama "z"leri de kusmuşum ya günahkârım affet diyeyim ben de.

Tüm ağustosça düşünüyoruz yılkılarla beraber

Yılkılar saat yönü dönüyor, biz nesil yönü.

Yola çıktım, çocuğumu anlamalıyım

Dönüyorum döndükçe neslin zembereği

Ne çabuk geçmiş yüzyıl.

Kendimle yine gelmişim dayanmışım kapıya.