izleşim

çaydanlık, buharını tüttürürken pazar kahvaltısı şenliğine hazırlık yapılır buralarda. kapılar, çekmeceler aralanır pötikare örtülü masayı süslemeye. ha bir de ufak bir boşluk oldu mu pervazlara boy veren bitkilere su eşliğinde sevgi sözcükleri sarf edilir ki görülmeye değer neşeleri... aman efendim, bu kadar detayı mutfakla haşırneşirliğime verin. bir adamla ömür geçmese de bir mutfağın boyluca buzdolabına bir ömür tutunulur. çekim kuvveti işte, fizik derslerinden öğrenmişsinizdir, buzdolabı magneti çekimi! evliya çelebi, gezgin ruhunu dizelere işlerken insanoğlu da beni buzdolaplarına çekimledi. bir bakıma bir ömür buzdolabında değil de balat'ın sokaklarında, bursa'nın ufak tefek taşlarında, bir başka zamansa çayeli'nden öteye geçti. fizik kurallarına aykırı olsa da yolun sonunda mutlaka çekim kuvveti giriverir aramıza. gelin görün ki oğuz atay'dan tutunamayanlar enfeksiyonuna yakalandığımızda da antep'in hamamlarında, bingöl'ün dört dağında ya da mardin kapısında oluveriyorum. benimki de zor zanaat şimdi.

kimi zaman gezgin ruhum ötede dururken hayatlarını birleştiren çiftlerin nikah şekeri formuyla da tutunuyorum evime. kimi zamansa iş yeri reklamlarının iletişim numaralarıyla... veyahut evimin en köşesine huzur dolu bir dua metniyle...

işte benim bu karmaşıksız karmaşa dünya düzeninde tek zanaatim, dört duvarın bir köşesinde evime çekimlenmek. sizlerdeki bâki adım, buzdolabı magneti!

şüheda elaltunterin.