histaljik

ekimin yumuşak esintisinde yaprak dökümü sezonuna merhaba, dememek mümkün değil. tam da tüm edebiyatçıları harekete geçirir nitelikte... ben de fırsatçılık yapıp hünerlerimi tazeliyorum işte. hava, tam da doğu express yapmalık değil mi? sâhi: "leyla... ela gözlü bir çöl ahusu/ saçları bahtından daha siyah." derken ahmet hamdi, hangi yaprak dökümüne tutuşmuştu? rol çalmamalıyım. tez canlıyım doğrusu, mazur görün.

gel gelelim varoluşsal sancılarımı sizlerle boyutlandırmaya... sizler için aracı ancak varoluşsal olarak histaljik kıvranmalar içerisindeyim. bazen kafanızı cama yaslayıp saatleri devirdiğiniz yolculukta bazense kültürel etkinlikten kalma elinize tutuşuveririm. İtalyanlardan koparıp histaljik etkilere boğduğunuz; neşeli bir günden jeton, mutluluğa ortak günlerden bir davetiye, yere batan sarnıcına bir müze kart... bu serinin konuğu, ben bilet! tam da köhne baharda methiyelere layık... bakmayın mütevazıyımdır, köhne baharın esintisine kapıldım sadece. çoğu kez hayatlarınızda dönüm noktasıyımdır aslında. büyük dersler çıkardığınız gösterilerden, ortak olduğunuz sevinçlerden, anı kutularınıza sığınan bir parça veyahut hatırlamak sözcüğünün en hoyrat yanı!

dönüp dolaşıp avuçlarınıza sinen bir parça oldum. evet, ben bilet. yirmi birinci yüzyılın bitmek bilmeyen telaşesine tutuşmuş histaljik bir parça!


şüheda elaltunterin.