bir sabah uyandığımda camekânlı kutunun içindeydim. gırgıriye'den kopma; perran kutman'ın leğendeki suyu yoldan geçen münir özkul'un üstüne boşalttığı sahne yansıyordu renkli camıma. sonrasında aniden sinekkaydı bir ekranla yedi güzel adam'a sıçrayıveriyordu sahne: maraş lisesi şahit! sevmek de yorulur, derken zarifoğlu ruhuna bürünmüş oyuncu...


dükkanın ucundan tutmayan murat'ın kahrına dert yanan saadet hanım... şaşıfelek şahit! yüksek tavanlı sınıfta iki büklüm öğrencileri, notre dame'nin kamburuna benzeten afet hoca'dan kopma hayat bilgisi! sevgisinin hüznünde nazlıcan'a veda eden ergun'a tanık seksenler... dayağına rağmen çekip gitmeyen kakılmış'ın itilmiş ile sahnesi, yasemince...


çaylar şirketten, diyen şehirler arası otobüs diyaloğunun geçtiği camekânlı kutuydum! kırmızı bakışlarından kaçış olmayan uzaylı zekiye'den kopmaydım. dört kenarlı beyaz pervaza yaslanan, dikizlerken mahalleyi "sevim koş, katiller geldi!" diyen einstein görünümlü cemil... bizimkilerin sızısı!


ve bir sabah uyandığımda camekânlı kutunun şenliğinden kopma...