Neredeyse hepimizin yanıldığı üzere Nietzsche, nihilist değildir. Zira Nietzsche, nihilizmin sorumlusu olarak batı metafiziğini ve Hristiyan ahlakını sorumlu tutar ve nihilizme karşı bir felsefe geliştirir. Nietzsche’ye göre Batı metafiziği ve Hristiyan ahlakı; insan içgüdülerine ve yaşamsal değerlere karşı savaşmış, bu dünyanın acı çekilen bir yer olduğunu önermiştir. Bu ise insanın içgüdülerini zedeleyerek mutluluğa değil, nihilizmin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kısacası başka bir dünyanın varlığı tasavvur edilip, insan aşağılanmış ve bu dünya hiçleştirilmiştir.


Günümüzdeyse tüm bu üst değerlerin yok olması, beraberinde çok ciddi bir anlam krizini getirmiştir. Nietzsche’ye göre bu değerlerin yok olmasıyla açılan boşluğu, üstinsan dolduracaktır.


Tüm üst değerler yıkıldıktan sonra kişiye iki seçenek kalır: İlk seçenek; bu dünyanın artık bir anlamı olmayışıyla birlikte çekilemez bir yer olduğu kanaatine varıp kendi hayatını veya yaşantısını sonlandırmasıdır. Buna pasif nihilizm denir. İkinci seçenekse; üst değerlerin yıkılmasıyla ve genel ahlakın çökmesiyle oluşan boşluğu, kendi oluşturacağı değerleriyle doldurmaktır. Buna da aktif nihilizm denir.


Nietzsche, nihilizmi bir yıkım olarak görmüş; yıkılan üst değerlerin boşluğunu, tıpkı aktif bir nihilist olarak, farklı anlamlar ve değerler oluşturup doldurmuştur. Nihayetinde felsefesi geleneksel nihilizmi aşarak farklı bir boyuta varmıştır.