‘’Bir zaman şeytan bana şöyle söyledi: 'Tanrıların da kendi cehennemleri vardır. İşte bu, insanoğluna olan sevgisidir.' Onun şöyle dediğini de duydum: 'Tanrı öldü: İnsanoğluna acıdığı için.’’


Sanıyorum birçoğumuzun bildiği bu sözlerin sahibi acaba sadece tanrıyı öldürmekle kalmıyor, milyonlarca insanın ölümüne neden olan bir şeyler mi yazıyordu? Hitler’in kendisini saygıyla andığı Nietzsche gerçekten de onun ilham perisi miydi? Gelin, çağının ötesinde eserler vermiş, ülkemizde de çokça bilinen ve sözleri sosyal medyada sıkça paylaşılan bu filozofun hayatına şöyle bir göz atalım ve devamında yukarıdaki sorulara yanıt arayalım.




Nietzsche’nin Hayatına Bir Bakış


Friedrich Wilhelm Nietzsche, 15 Ekim 1844’te, Thüringen’in küçük bir Alman kenti olan Röcken’de dünyaya geldi. Kendisinden iki yıl sonra kız kardeşi Elizabeth doğdu. Elizabeth Förster’ın kardeşine olan yüksek beklentili tutkuları ve kıskançlığı yaşamı boyunca Nietzsche’yi olumsuz anlamda etkilemiş görünmektedir. Fakat bu durumun, Nietzsche’yi Nietzsche yapan şeylerden biri olduğunu söyleyebiliriz.


Babası Karl Ludwing Nietzsche ise tıpkı büyükbabaları gibi Protestan bir papazdı. Dindar bir hayat sürdü. Nietzsche henüz dört yaşındayken babasının akıl hastalığı başladı. Ölümcül bir beyin hastalığıyla bir yıl boyunca boğuştu ve bu şekilde geçen bir yılın sonunda hayata gözlerini yumdu. Babasının ölümünün, onun için sorgulamaların başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. Neden babasının çok sevdiği ve hayatını adadığı bu Tanrı, iyi bir adamı böylesine cezalandırmıştı?


Nietzsche ilahiyat ve klasik filoloji çalışmak için Bonn Üniversitesi’ne gitti. Bu yıllarda tanıştığı Schopenhauer, fikir dünyasında çok etkili oldu. Sonrasında Hristiyanlığı reddeden filozofumuz, dil bilimi üzerine çalışmaya devam etmek için Leipzig’e taşındı. 1869’da henüz yirmi dört yaşındayken Basel Üniversitesi’ne doktora tezi dahi olmadan profesör olarak atandı. 1871'de çıkardığı Müziğin Ruhunda Tragedyanın Doğuşu adlı kitapla ses getirmiş, akademide göze batmaya başlamış ve kendisi de akademiden kopmaya, çağa aykırılığını fark etmeye başlamıştı. 1879 senesine kadar akademide kaldıysa da artık Nietzsche için yol görünmüştü.


1879’da emekliye ayrıldı ve Avrupa’yı gezmeye başladı. Sağlığına ve kendine uygun yerler arıyordu. Şiddetli baş ve göz ağrıları yüzünden uzun yazılardan ziyade veciz halinde yazmayı alışkanlık haline getiren Nietzsche; Böyle Buyurdu Zerdüşt, Şen Bilim, İyinin ve Kötünün Ötesinde gibi önemli yapıtlarını bu dönemlerde yazdı.


1882’de Avrupa gezisine devam ederken, bu uzun geziyi sonlandırabilecek bir şey oldu. Roma’da Lou Salome ile, evlenmeyi düşünebildiği belki de tek kadınla tanıştı. Ne yazık ki karşılıksızdı hisleri, evlenme teklifi ettiğinde Lou Salome, bir düşünür ve bir insan olarak onu ne denli ilginç buluyorsa bir erkek olarak da o denli itici bulduğunu söyleyerek onu reddetti. Kardeşi Elizabeth’in çevirdiği entrikalar sayesinde de bu evlilik gerçekleşemedi.


Nietzsche, Avrupa’da gezinip durmaya devam etti.

1888 yılının Nisan ayında Torino’ya taşındı. Aynı yıl yazdığı mektuplarda akıl sağlığını kaybetmeye başladığı görülebiliyordu. Bir gün şehrin meydanında dolanırken bir atın kırbaçlandığını gördü, atı korumak için koşup hayvanın boynuna sarıldı ve sonra yere yığıldı. Hayatını insan şefkatinin zayıflığını eleştirerek geçiren Nietzsche’nin son aklı başında hareketinin bir acıma hareketi olması ne de ironiktir!


Nietzsche bu olaydan yedi gün sonra akıl hastanesine yatırıldı. 1897’de kardeşi Elizabeth’in evine getirildi. 1898 ve 1899'da Nietzsche, en az iki kere inme geçirerek konuşamaz ve yürüyemez hâle geldi. 1900 ağustosunun ortalarında zatürreye yakalandıktan sonra 24-25 Ağustos gecesi bir başka inme geçirdi ve 25 Ağustos’ta öldü.




Nietzsche ve Nasyonal Sosyalizm


"Kız kardeşim gibi insanlar, kaçınılmaz olarak, benim düşünce biçimim ve felsefemin uzlaşmaz karşıtlarıdır, bu eşyanın değişmez doğasından gelir. Seninki gibi ruhları, zavallı kız kardeşim, ben onları sevmiyorum. Senin ahlakçı, uygunsuz gevezeliklerinden son derece usandım."


Öldükten sonra yayımlanmamış notlarını kardeşi Elizabeth toparladı ve Güç İstenci adıyla kitaplaştırdı. Fakat Nietzsche’nin onları yayımlamaya pek niyeti yok gibiydi; yapıtının üzerine alışverişi listesi vs. yazması bunu gösteriyordu. Yine de kardeşi tarafından yayımlandı ve Hitler ile isminin anılmasına sebep olan eserlerden biri oldu. Elizabeth bir Nazi destekçisiydi ve bu yüzden eserin Nazilerin hoşuna gidecek şekilde düzenlenmesini sağladı.


Bununla da bitmiyordu. Nietzsche’nin efendi-köle ahlakı kuramı (Güçlüler yani efendiler acımasızdırlar, kendi kurallarını kendileri koyma gücüne sahiptirler, kendileri için yaşarlar, ezerler ve işgal ederler. Zamanla aciz olanlar efendileri alt etmişler ve bunu da kurallar koyarak yapmışlardır. Herkesin uyacağı kurallar. Din, eşitlik, demokrasi, hukuk kuralları gibi güçlülerden öç alma mekanizmaları icat etmişlerdir. Köle ahlakıdır bunlar ve terk edilmeleri gerekir.) da Güç İstenci ile aynı kaderi paylaşacaktı.


Bir diğeri ise daha tanıdık olan Üst İnsan (Übermensch) kuramıdır. Ünlü kitaplarından Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında bahsedilen üst insan ile Hitler kendini eşleştirmiş görünmektedir. Hatta kendisinin Zerdüşt gibi gösterildiği bir propaganda filmi dahi vardır: İradenin Zaferi (Triumph des Willens). Nietzsche’nin üst insanı, ahlak kurallarını yıkar ve kendi değerlerini yaratır. Hiçbir şeyi kutsal olarak görmez, zihni ön kabullerden arındırılmıştır. Üst insanlar diğerleriyle eşit değildir elbette, onlar için diğer insanlar feda edilebilir. Eşitliksiz, kendi değerleri olan soyluların egemen olduğu bir dünya tasavvuru…


Bütün bunların yanında Nietzsche’nin ideal ahlaka saldırması, iyilik ve acımayı zayıflık olarak görmesi ve merhameti kötülemesi, savaşın yararlı yönünü onaylaması, savaşı ve güçlülüğü öne çıkardığından dolayı bedensel güzelliği, güçlülüğü ve erkekliği öncelemesi, demokrasiyi eşitlikçi ve zayıfların ahlakı olarak gördüğünden dolayı küçümsemesi faşistlerce benimsenmesine neden olmuştu.



Nietzsche’nin Anlatmak İstediği Tam Olarak Nedir?


Peki, yapılan bütün bu yorumlar gerçeği ne kadar yansıtıyor? Nietzsche gerçekten de Naziler ile ortak düşüncelere mi sahipti? Yoksa bütün bu yorumlar manipülasyon mu? Sanıyorum okuyucu buraya kadar okuduklarıyla bu sorulara cevabımı tahmin ediyordur ama ben biraz daha yakından bakalım istiyorum. Nedir bütün bunların aslı?


"Tek damla kötü kanın ve hele de Alman kanının hiç karışmadığı kan itibarıyla bir Polonyalı aristokratım." 


Ecce Homo adlı eserinden yapılmış bu alıntı bile yeterlidir sanıyorum. Bırakın Alman ırkının üstünlüğüne inanmayı, Nietzsche bu ırka mensup olmayı bile istemiyor görünmektedir. Spinoza, Heinrich Heine, Bizet, Offenbach gibi birçok Yahudi isme hayranlık duyan filozofumuz, Prusya vatandaşlığından da çıkmıştı. Hitler’in bütün bunlardan haberi var mıydı acaba?


Üst insan kuramına baktığımızda yine benzer bir sonuçla karşılaşırız. Kendi değerlerini yaratmış ve buna göre yaşayan, zihni ön kabullerden arınmış, acıları kendi lehine çevirebilen ve kendisi için savaş vermiş kişidir üst insan. Sarışın, mavi gözlü ve uzun boylu ‘Ari’ Alman ırkıyla konunun ilgisi yok gibi görünmektedir.


Ayrıca üst insana giden yol devletin bittiği yerdedir Nietzsche’ye göre. Zaten zayıfların eseri olan devlet, zayıfların putudur da; devletin kendisi de zayıflığın işaretidir; Zerdüşt onda “Soğuk canavarların en soğuğu”nu görür. Devlet üst insan ideali için bir tehdittir. Devleti ideolojilerinin merkezine alan Naziler, üst insanın bu kısımlarıyla ilgilenmemeyi tercih etmiş olmalılar.


Bütün bunlar ışığında Nietzsche’nin Hitler ve yaptıklarıyla bağdaştırılamayacağını düşünüyorum. Fakat bu filozof 20. yüzyılda başka birçok kişiyle bağdaştırılabilir. Felsefede; Gilles Deleuze, J. Derrida, Martin Heiddegger, L. Wittgeinstein, J. P. Sarte, George Bataille; Edebiyatta Bernard Shaw, Stefan Zweig, Andrei Gide, Jack London, Albert Camus bunlardan birkaçıdır. Ayrıca Nietzsche etkilenimli filmler oldukça çoktur. Bunlardan birkaçı "Torino Atı (2011)", "Kurban (1986)", "Dogville (2003)", "Manderley (2005)", "Antichrist/Deccal (2009),"Kaynak (2006)", “Avrupa (1991)” adlı filmlerdir.




 

Kaynakça;

http://acikerisim.artuklu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12514/1029/Mazlum%20D%C3%9CRRE.pdf?sequence=1&isAllowed=y


https://medium.com/@salihogluefe/friedrich-nietzsche-tanr%C4%B1n%C4%B1n-%C3%B6l%C3%BCm%C3%BC-ve-%C3%BCst-i%CC%87nsan-%C3%BCbermencsh-felsefesi-b51a2d94a7b2


https://dspace.gazi.edu.tr/bitstream/20.500.12602/174609/1/d520ee6a3874f57ccc02a881c9197234.pdf


"Nietzsche Üzerine" Georges Batallie - Kabalcı Yayınları

"Böyle Buyurdu Zerdüşt" Wilhelm Friedrich Nietzsche - Panama Yayıncılık

"Büyük Filozoflar: Platon’dan Wittgenstein’a Batı Felsefesi" Bryan Magee - Paradigma Yayınları

Cogito Dergisi 25. Sayısı

Modern Dünyanın Dahileri belgeseli, Nietzsche bölümü.