İçimi kemiren durumlardan birini yaşıyorum yine, dışlanmamın verdiği hissin mide bulandırıcı olduğunu söylerler, onu hissediyorum. Kusmalarım içimi doldurup taşırıyor, nefesimi veremiyorum dışarıya, hepsi içimde birikiyor.

İçimde yaşadığım anksiyete nöbetleri gibi soluğumu kesiyor her şey, ağzımı açıp tek bir kelime dahi diyemiyorum, tıkanıyor her şey tek bir nefesimde.


Yazabiliyorum sadece, bütün duygularımı yazıp boşaltıyorum tüm düşüncelerimi. Tek biriken soluğum ve kusmuklarım değilmiş sanırım, gözyaşlarımı da tutuyormuşum içimde. Ağlayınca fark ettim varlığını; dökülmüyorlar, bekliyorlar öylece.


Tıkanıyorum tekrardan, yazacak kelimelerim bitiyor, düşüncelerimin bile tıkandığını hissediyorum. Çığlıklar dolanıyor beynimde en çok onlar acı çekip dışlanmış hissediyor, benden bağımsız olarak.


Yetemiyorum kendi içimde olanlara, kendime yetemiyorum daha, hiçbirine cevap veremiyorum, çözemiyorum sorunlarımı.


Belki de artık belli etmeliyim içimdekileri, dışa vurmalıyım birer birer görmeli herkes yaşadıklarımı, yaşattıklarını. Kötü olduğumu bilmeliler artık, bilirlerse ona göre iyi davranırlar belki, hiç olmasa bile düşünceleri ile kötü hissettirmezler beni.


Dayanamıyorum sanırım, ne olursa olsun geçmeyecek bu ağırlık hissi, hep bulanacak midem, çığlıklar atacak düşüncelerim, titreyecek ellerim her zaman...


Sizin ve benim yüzümden.