Nitekim, buradayım hala. Tüm ışıkların hafif ve ılık esen rüzgarlar gibi süzüldüğü odamdan içeri girmiş, vücudumda birikmiş enerjinin çok az bir parçasını, kulaklarımın duymak istediği müziği açmak için kullanmışım. Ve masallar diyarından var olan tüm ikna kabiliyetimi kullanarak ödünç aldığım şu yatakta ellerimi enseme çekip yumuşaklığına bütün bedenimi bırakıp dinlenmeye koyulmuşum. Var olan tüm düşüncelerim bir bulut gibi gözlerimin gördüğü en yüksek yerlere yerleştirmiş, onlarla iletişim kurmaya başlamışım. Yanan birkaç mumun kokusu, ısısı ve gölgelerinin karanlığı bulutlarıma süzülürken, düşünmüşüm. Düşlemişim. Bazen ürpermiş bazen ise yanılmışım kendi hakkımda. Kendileri hakkında neticelendirme yapmaya çalışan bir liseli kız topluluğu gibi gelmişim kendi üstüme. Dönmüşüm hemen. Bulutlarımda beliren görselleri okumaya.


Sırtımdan başlayan ince bir sızı masallar diyarından gelen yumuşak yatağımı çöle çevirmek için cebelleşir hissetme duyumun dinlendiği anlarda.


Nitekim, buradayım hala. Çünkü içinden çıkmam gereken onlarca iş, kafamda gerçekleştirdiğim seyahatlerim varken yapışır iki eliyle yakama. Eski bir dostun vereceği fikir ve akla zaten sahip olduğum için içinden çıkılmaz labirentleri tek hamlemle aşabiliyorum. Ama içinden çıkmam gereken işler tam anlamıyla karanlıkta kalmış küçük bir çocuk ürkekliğiyle yakalıyor beni. Ne yapmam gerektiğini yine biliyorum fakat belimde hissettiğim ve giderek o noktadaki atomlarımın hareket etmesini önleyen, hücrelerimin sıkışıp kanımı bile hareket ettiremeyecek hale getiren şu inadı ve olmayan borcunu zorla almaya çalışan mafya tavrı ile yumuşaklığına doyamadığım narin bir kadın derisi gibi hassas yatağımda beni öfkelendirmeyi başarmaktadır. Becerilerimi kullanarak, çıkılmaz denklemlerden sıyrılmamı önleyen bu ağrı, bulutlarımın arasından çıkan zaferdir artık benim için. Düşüncemi önler fakat bunu yaparken beni yerimden kaldırıp yaşadıklarımı yazdırır.