İnsanlardan nefret ediyorum. Hayır, bu genelleme cümlesi değil. Bir insan diğer insanlardan nefret etmemi sağlamaz, sağlayamaz. Şöyle düzelteyim cümlemi: "Bazı insanlardan nefret ediyorum." En başta bu hayatımı cehenneme çevirmeyi sağlayan insanlardan nefret ediyorum. Unutkanlığın başladığı, ölümün yaklaştığı ama yine de kendini üstün gören, kendi çevresinin hayatını, psikolojilerini mahveden o iğrenç insandan nefret ediyorum. Yaşama tutunma isteğim gidiyor. O insana bir şey yapamamak, o insanı durduramamak o kadar acı bir gerçek ki. Ama o insanın bana sağladığı şey var. O insan beni daha da iyi olmaya itiyor. Onu gördükçe kalbim daha çok merhametle, daha çok iyilikle, daha çok yardımseverlikle doluyor. Sanki eğer onun gibi bir insan olursam kendimi öldürecek gibi hissediyorum. Böyle biri yaşamayı hak etmez çünkü. Sözde sevmeyi, saygılı olmayı o insan bilir. Ama gerçekler başkalarına bir tokat gibi çarpar. Olmadık yerde görürüz gerçekten fazla kötü bir kalbe sahip olduğunu. Niçin yaşamaya devam edip herkesi yaşarken öldürür ki o insan? Neden yapar bu kötülüğü?

Nice dervişler, nice âşıklar, nice şairler insanın değersiz olduğunu, bu dünyada yaşayacağı/yaşatacağı her şeyin diğer dünyada insana bir hesap olarak geleceğini söylerler.


Sözler işlemez o insana, daha ne diyeyim, daha ne anlatayım? Tanrı'dan tek dileğim, umarım bu dünyada bana yaşattıklarının pişmanlığını fazlasıyla çekersin. Tek dileğim bu. Sana karşı sözlerim bitti artık.