çıplakça hissedilen korkular, bazen düşülen boşluklar

bir hışımla gelişen olayların yarattığı gürültüler

kaç

git

terk et

durma burada

kaldıramazsın biliyorsun git

kaçtım.

olduğum yerden kaçtım lakin daha da önemlisi ete kemiğe bürünen bu korkudan nasıl kaçacağım?

görmezden gel

görmüyorum.

uyuyup uyanınca hiçbir şey yaşanmamış gibi hayatına devam edeceksin

şimdi korkuyorsun

ama güleceksin

korkunca gözünün önüne yansıyan küçük kız, gülümsemiyor gördüğün kız öylece titriyor

tanıdık bir sima değil mi? çok. fakat sadece görünüşü çocuk, aslında herkes onu çocuk görüyor da sen? hissediyorsun onu, tanıyorsun değil mi onu... o yüzden ona bakınca çocukluğu elinden kayıp giden kendini ve korkularını görüyorsun, dur. şimdi yapman gereken o çocuğun saçlarını sevip ona masallar okumak. iyice tanıdığın o çocuk, hissettiğin o çocuk bunu isterdi değil mi? şimdi ona masallar anlat, mutlu bir aile sun, olmaz ama sun. zararsız bir aile anlat ona. hiç kan görmemiş bir aile anlat, tüllü elbiseler giymiş bir kız çocuğundan bahset. bahset ona. geceleri kavga görmeyen bir çocuktan, krizler geçirmemiş bir kızdan, acının onu intiharın eşiğine getirmemiş bir kızdan, ona güzel şeylerden bahset, bir masal sun ona güzel olan, uyu öylece onunla yalnız uyutma. rüyasında kabus görecek ellerini tut ve bırakma. terler içinde uyanacak, bir havlu getir; ağladığında direkt sarıl, geçti buradayım de susacaktır. her şeyin rüya olduğunu, aslında hayatın masallardaki gibi bir şey olduğunu söyle. ona yalanlar anlat. gerçekleri ne görmek ne de duymak istemiyor çünkü.