upuzun bir kumsalda,sonu gelmeyen bir denizin tam karşısında. hep aynı hevesle aldığımız ikimizin de aslında hiç sevmediği biralarımız avucumuzu ıslatmış halde duruyoruz.
yazlıkçıların evlerine döndüğü ve ekimin o son yaz güneşiyle ısınıp rüzgarıyla ürperdiğimiz o uzun kumsalda; tam da şu günden belki 4-5 yıl öncesine gidip o sonbahara, aradaki zamanı yok etmenin bir yolu yok mudur sahi?
o sıcak son yazda yine ürpermenin , kafamda sadece fürug'un sözleri dolaşmasının.
o ince rüzgar denizin kokusunu bikinilere sinmiş güneş kreminin kokusuna bulasa, elimde evirip çevirip kapağını açıp kapattığım herhangi bir şiir kitabı.
sahilde de kimse olmasa, herkes şehirleri çoktan istila etmeye dönmüş olsa.
benim yine dişlerim titrek titrek, ince rüzgarlar hep beni yokluyor, sen de gülüyorsun. aşağılamanı tanıyorum, hep tanıyordum.
hatırlıyorum. sen düşünüyor musun hiç?
öyle soruyorum, cevap aradığım için sormuyorum hiç.
artık zaten bıraktım çoktan cevaplara bakınmayı.
sesimi tanıyan bile bir kaç kişi kaldı.
sesimi saklıyorum, sadece korkumdan saklıyorum.
insan kendi sesinden korkar mı?
ben korkuyorum.
ya o yıllarda sonsuza kadar kalsaydım bu beni mutlu eder mi emin olamıyorum.
hayat dolu olduğum- geçmişte gözümün içinin gülmüş olduğu gerçekliğiyle yüzleşebilir miyim sahiden?
sanırım yıllardır aynı şeyi yazıp duruyorum , siliniyorum yine de, biliyorum.
sadece bir kumsalda can bulabileceği yanılgısına nasıl kapılabilir insan?