Yürek gelimi sözler biriktirdim adına.
Kurşun delikleriyle süslenmiş perdeler,
duvarlarda özgürlük adına yazılan
cümleler.
Nakış nakış işlenmiş kurbanlar getirdim,
işgale uğramış ülkelerden.
Toz toprak, kan kurşun topladım.
Boş kovanlara ismini yazdım.
Öfkemi ve nefretimi,
başına duvak diye taktım.
Heyhat!
Kelebekler, gökkuşağı falan filan
geç bunları!
Ben ağlayan bir ananın gözyaşlarıyla
geldim sana.
Tecrit edilmişim düşlerine
işkenceler, coplar, dayaklar cabası.
İnzivaya çekilmiş kelimelerin,
yeni yetme çocukların,
ardı sıra körebe oynayan çocukların.
Yani gizli kalmış bakire ruhlar arasından
sıyrılıp geldim.
Bedenimde teneşir lekeleri
ruhumu yırtmış musalla taşı
ve ardından
''Kibrit kutularına sakladık
kendi içinde alevlenen mutluluğu.''
Avuçlarımızı bile ısıtamayan
küçük hayaller sandığı.