Kendini anlamak,
Beynini satırlara yaslamak, onunla dertleşmek...
Nice güzel şairler, yazarlar sözü öyle iyi damıtarak sunmuş ki bize hayatı, onları okurken büyülenmemek elde değil.
Ancak ne var ki yepyeni bir algıyı, duyumu, kendine has olanı ortaya koymana engel değil bu güzellikler.
Aksine, teşvik ediyorlar beni.
Sen de yaz, sen de keşfet.
Senin dilinden de dönsün bir kere dünya.
Hayal kurmak, kendini koymak gibi dünyanın ortasına.
Çocukluğun gibi.
Biricikliğin üzerine inşa etmek yeniden bu düzeni.
Belki silinecek, belki görünmeyecek ya da anlaşılamayacak bu sözler ancak seninle var olacak, kendi ışığında anlam bulacak söylediklerin.
Sen kendin olduğunda tekrardan var olacaksın bu hayatta.
Işık olacaksın, süzüleceksin her bir yazıda ya da kelamda.
Bir şey söylemek, var olmakla ilgili.
Kendinle ilgili.
Aldığın şekliyle dünyayı verebildiğin ile ilişkili.
Sen kendini tanıyacaksın dünya da seni.
Öyleyse aç bir sayfa, al eline kalemi.
Yaz, doya doya dök içini.
Belki okurlar, belki okumazlar, ne var ki önemi?
Sen okuyacaksın, sen keşfedeceksin kendini.
Bir şairin dediği gibi:
“Hey, ne duruyorsun be, at kendini denize
Geride bekleyenin mi var aldırma
Görmüyor musun her yanda hürriyet
Yelken ol duman ol balık ol su ol
Git gidebildiğin yere”