İki saatte çok rahat çok akıcı bir kitap. Konu hiç sarsıcı değil bu arada. Bazen böyle kitaplar okumak gerekir.

Kitap 1942 yılında yazılmış. Yazar Güzide Sabri Aygün 1886 yılında doğmuş. Yazarımız hem Tanzimatın etkilerini, hem İkinci Meşrutiyeti yaşamış. 14 sene de Cumhuriyet'i görmüş.


Kitabın konusuna gelince, ben güncelliğini koruyan kitapları hep çok sevmişimdir. Klasik bir yasak aşk öyküsü, ancak keşke o döneme ait birkaç özelliği de görebilseydim. Kitap Suat'ın teyze kızı Fikret'in başından geçen aşk hikayesini anlatıyor.


İşte burada konunun çok sarsıcı olmayan yeri geliyor.

Nejat ile Fikret birbirlerine çok aşık oluyorlar, daha sonrasında Nejat'ın evli olduğunu anlayan Fikret bu aşka yanaşmıyor. Ömrü boyu bu aşkı kalbine kazıyıp inzivaya çekiliyor. Babası ve üvey annesi Fikret'i zengin ve yaşlı bir adam ile evlendirmek istiyorlar. Bu evlilik gerçekleşiyor. Sait, Fikretin kocası olarak o dönemin şartlarını da göz önüne alırsak gerçekten iyi bir hayat hizmetçiler sunuyor, daha önemlisi çok ama çok bilgin anlayışlı bir koca portesi çiziyor.


Olay örgüsünde Nejat'ın konuya nasıl dahil olabileceğini merak ederek okurken, Sait'in yeğeni Mediha'nın kocasının Nejat olduğunu okuyoruz. Çiftlik evlerine ziyarete geliyorlar.


Buradan sonra olaylardan daha çok diyalogları görüyoruz. Diyalogların içinde kaybolup gidiyorsunuz.


Nejat doktordur, Fikret ile ilk tanışması muayehanede gerçekleşir. Fikret'in fiziki rahatsızlığı geçiyor, asabiyesi başlıyor.


Fikret'in bir de Nedret diye bir kızı var. Onun da ayrı kitabı var onu aldım Bitirince yazacağım.


Aşk-ı Memnu ve Yeşilçam aşk filmlerini seviyorsanız kesinlikle okurken sizi pişman etmez. Ancak "Ben aşkın içinde en derini irmiklerime kadar hissetmek istiyorum." diyorsanız bu kitap sizi tatmin etmeyebilir.


Buradan Can Yayınları'na da teşekkür etmek gerekir, gerçekten çok iyi bir editörün elinden geçirmişler.


Saygılarımla