—Ölümsüzlüğü sen mi buldun?

—Evet, ben buldum.

—Neden? Bunu neden yaptın?

—Çünkü ölmek istiyordum.

—Ölmek istediğin için ölümsüzlüğü mü buldun?

—Evet. Çünkü aynı zamanda ölümden çok korkuyordum. Çünkü ölüm her zaman benimleydi. Ölüm aklımdaydı. Her zaman.

—Ölümden korkuyordun ve ölmek mi istiyordun?

—Evet, aynen öyle.

—Bu nasıl mümkün olur?

—İnsan ile… Ölüm korkusu bir canlı içgüdüsüdür. Her canlı yaşamak ister. Ölmek istemek insanın yarattığı bir başkalaşımın üç boyutlu dünyasının yarattığı bir karmaşıklıktır. İnsan, doğası gereği ölümden kaçar ve yine insan, yarattığı gerçeklik yüzünden hep kaçmak ister. Ölüm kaçışların en kolayıdır. Her canlı yaşamak ister, insan ölmemek. Ve yaşamadan ölmek kimi zaman.

—Pişman mısın?

—Pişmanım.

—Neden?

—Çünkü doğanın, evrenin belki tanrıların bir planı olduğunu unuttum. Bu planı bozdum. İnsanlığın gerçekliği bozuldu.

—Nasıl bozuldu, ne zaman?

—Ölüm sessizleşince.

—Ölüm sessizleşti mi?

—Evet… Hiç olmadığı kadar.

—…

—Oysa ölümün her zaman için söylecek son bir sözü vardı. Ben onu susturdum.