Virane toprakların kaderidir vazgeçişler

Ardında bıraktığım ne varsa sana yük bir kambur gibi taşıyorum omuzlarımda.

Ne bir yere sığdırabiliyorum aciz bedenimi ne de rahat bir uyku çekiyorum. Niye söylemek istediklerimi sadece yazıyorum?

İnsan kursağında biriktirdiği düğümlerden ibarettir. Yutkunmadan, ağzında söyleyemedikleri ve yaşayamadığı çakıl taşlarından ibaret… İğne tutmaz çuval yırtığı...

İnsan daima yaşamak ister. Fakat cesaretsizliklerin kibrine köle olduğunun farkına varamaz. O yüzden çekip giderken bu dünyadan bazıları, ölümü hak eder. Romanların arka sokaklarında kalan, sokaktaki paslı direk kadar varla yok arasında yaşarlar.

Çünkü ölüm geride bir şeyler bırakmayınca vardır.

Sorsan her insanın hayıflandığı, bir ambar dolusu yarım bıraktığı, sonu noktasız biten cümleleri… Öldürdüklerin ve söndüremediğin lavlar senden daha canlı kalırlar. Küçük küçük sahte gülüşlerle pazarladığın sineni. Yalnız kalınca dudaklarını ıslatan gözyaşı kadar kalır dünden bugüne kadar olan yaşanmışlıkların.

Herkes çok kızgın hayata. Herkes aşırı öfkeyle bahsediyor içinde bulunamadığı hayallere. İnsan çıkmaz sokakta çukura saplanan römork gibi, olduğu yerde kalıp boşa basılan gazın sesi gibi durumuna hayıflanır.

Bilir misin? İnanmayınca çıkmaz sokaklara daha çok rastlanır. Çünkü insanın imtihanı yargılarıdır. İnkarı sadece Tanrı’ya karşı olunca şirke düşürmez insanı. Kendi acılarına, mutluluklarına, hüsranlarını kabul ederek başlar insan, kendine olan inancı…

Kül tablası değil ki kalbin, her yandığının külünü basıp da söndüremezsin. Teslimiyetlerimiz hep boşluklara olmadı mı? Oysa kimse kimseye yetmez olmuştu ahir zamanda. Bu yüzden insanın insanlardan beklentisi yükseldikçe düşüşleri çok sert olmuştu.

Cesaretsizsiniz ve çıkarcısınız insanoğlu!

Suya gömmeye kalkıp bir dalgada kıyaya vuracağını bilmeden eksik olanların peşini bırakıveriyorsunuz. Halbuki içimize doğru attığımız çığlıklar yine yüreğimizin duvarlarında yankılanır. Ben çok çaresiz bırakıldım, en çok da kimsesizmişim gibi bırakanlara kırıldım. Hakkıyla unutmak istiyorum çoğu şeyi. Unutmak istedikleri, kabul edişi olmalı insanın.

Çünkü kökleriyle barışanlar ancak toprağına tutunup daha da sertleşen rüzgarlara başkaldırabilirler.