Benliğimizden kopardığımız boşluğa baktık ve karanlığımızda kaybolduk
Ardımızdan
Ne varsa yapıştı tırnaklarımıza, her birinin dokusu ve izleri
Bilincimize sızan yırtıcı sükuneti susturmak için çığlıklarımı boğazıma geçirdim ve sustum
Asırlarca bakışlarımızı med ettik, kaç bin elif çektik
OL'uş şiirinin son mısraları dilimizde ve heceleyerek
sorguladım beni
OL'dum demek hayasızlıktı ve biz kaç asrıdır hayasızdık
Var bile değilken ve oluşmakla kaybetmişken
Şimdi bu hicap kuru bir ıslık gibi soluk soluk titreşirken
Tüylerimiz ürpermiş, gözyaşlarımız makber timsali bedenimizi döver ve hazmederdi
Şimdi sustuk ve unutmamak için ağladık
Son mevsimin ilk durağında ben ve sessizliğim indik
Birlikte ıssız patikalarınızda uslu uslu yürüdük
Ve ilk sonun son perdesini izledik delhiz düşlerimde, sonra sustuk
Sustuk ve unutmamak için ağladık
Bu esen sessizlik
Vakit yaz sonu yakar ve üşütür tüm uzvumu
Sissiz bulutların ardında donmuş güneş
Şimdi bedenim, asırlar önce bir ahın sunak taşı, bir ağlama duvarı
Bir enkaz,
Derinlerime yazdığım mısraları unuttum, sustum
Susutum ve unutmak için ağladım
Ağladım, ağladık, ağladık..