Uzaktan izlemek yaşamı, sonra karışmayı hayal etmek tozuna, toprağına… Zihninde bir evi seyre koyulmak, tutunmak içindeki küçük yaşantılara. Kimseye değmeden, dokunmadan geçip gitmek ömrün ırmağından. Daha fazlasını tahayyül edememek zihnin karanlık gayyalarında. Ömrü muhayyel bu canım, bir hududu olmamalı diyorum. Kendime verdiğim bu telkinle dalıyorum bî had, hülyayı hayata… Her şeyi enine boyuna düşünsem de tamamlanamayan bir tablo gibi zihnimde yaşamak hürriyeti. Eksikliğinin farkındayım ve tamamlanamayacak olmanın… Bir demdemeye, bir kargaşaya dönüşüyorsun hayalin hakikatinde. Seni bilmeseydim yine eksikliğini hisseder miydim? Yaratılıştan mı bu fıtratta mı var? Hayata karışıp, yaşamı sömürmek olabildiğince… Başarılı olduğum zamanlar da oldu. Fakat bir hastalığın ateşli sancısında yahut dünyanın korkutan zulmünde hayalinin gözümün önünde belirdiği de oldu. Ömrü muhayyel bu canım, lakin ne kadar yerine koymaya çalışsam da boşluk kalıyor.