Durup izlemekten fazlasını yapmalıydım artık. Beklemek, izlemek çok fazla kaybettirmişti; bilmiyorum. Kitap sayfaları çevirdim ve çöle gölgesi uzanmış develer gibi virgüllerle çalılaşmış ağaçlara benzeyen noktalar gördüm. Yürüdüm, sen çizgiler ayaklarını kesecekmiş gibi kaçıyorsun diye cadde taşlarının çizgilerine bastım seni bulma ümidiyle. Geceleri göğe bakıp seni bulmak için ıssız, karanlık sokaklarda dolaştım. Yeni parklar buldum, o parklarda üşüdüm. Ellerim yaralandı, çok yaralandı ellerim ve çokça da kan döküldü. Uykusuz kaldım halüsinasyon olduğuna inancımdan; sabahsız uykulara yattım yeraltı rüyalarının sahibi olduğundan. Başaramadım, girdaplara kapıldım şehir koşuşturmasında; insan egoları çarptı bilinç aralarında çocukluğuma. Durmadım, kalktım, koştum. Akciğerlerim oksijen ürettikçe bu hızlı soluklanmaya dayanamayan ağaçlar yandı. Benliğime yaklaştığıma inandığım her saniye adım adım uzaklaştım kendimden. Menfaatsizce toplum yararına çalıştıkça dar gömleklerin içine girdim. Kendimden çıkıp 'biz'e yöneldim; benliğimi kaybettim. Böyle düşündükçe de kendime yaklaştım. Karıştım. Gergin topuzlarla dik duruşa alıştım. Kayboldum ya da kaybolana yaklaştım. Eskisi gibi yazamıyorum, inanır mısın bilmiyorum. Alkolü hayli azalttım. Köreldim, usuldan yaşlandım. Korkularıma galip geldim soracak olursan, ilacı da bıraktım. Sende bir kız çocuğu vardı bana benzeyen, hatırlıyor musun? Gözleri ışıldardı onun yalnız, tabulara karşı dimdik savaşırdı. Sanıyorum yanına aldın onu. Ne olursa olsun bırakma onu olur mu? Çünkü bu kadın onun için biraz korkutucu.

Şimdi, klavyenin başında zelis var. MotherofLilith kadar güçlü

değil kalemi

08.03.23

zelis