Üzerime yağmurlar yağdı, ıslanmadım. Rüzgar esti, ceketim savrulmadı. Şimşek çaktı tam üstümde, gözlerimi kırpmadım. Duygular sel oldu, bir milimetre hareket dahi etmedim. Yapmadım değil, yapamadım. Niye diye sorma, bilsem bulur değiştirirdim bu korkunç tepkisizliği. Sigaramdan yüz bulup kendime soramadım 'Nasılım?'. Neyim, neredeyim? Kimim ben, kendime soramadım. Çıkmaz sokaklara sordum, sabahsiz gecelere sordum, uçamayan kuşlara sordum, çiçeksiz bitkilere sordum. Hepsi birlik oldu bana cevap vermek için. Yine de cevap veremediler. Ömrüm boyunca vicdanımı dürtecekti bu soru. Biliyorum. Soruyorum şimdi dünyaya, insanlara 'Kimim ben?'. Ne olur biri cevap versin. Versin ki nefes alayım, göğe bakayım, eve döneyim. Geçmiş ile geleceğin arasinda bir noktadan ibaret kaldım hiclikte. Sessizlikte. Sonsuzluğun içindeki havasızlıkta. Varlıkta ve yoklukta. Bir noktadan ibaret kaldım kendimsizlikte. Üç beş şarkı var, tutunduğum. Bir de yokluklar. Ve adını unutmuşlar. Şanssızlığına sövmüşler ve susmuşlar. Tutunamamışlar. Mesela sana böyle bir mektup yazdım, adı on ikiden on üçe. Şarkıları kategorilendirdim, adı on ikinden. Belki başarısız oldum bilmem, o da nefretimden. Boğuldum pencerede, bekledim gecede ve üşüdüm güneşte...
Zelis
09.12.24