Işığı önüne alanın gölgesine yeminler ettiği bir salgındı
mağlubiyetlerle çağdaşlaşan saçmalığa reverans...
ne diyeydik biz ön saflarında bu yeryüzünün
kimilerine öfke, kimilerine saygın bir kaç cümle;
ne beklenirmiş dilimden olan biten için sarf
ahkâmı bilince kırıldığı duyulur cesaretin eti- kemiği
bundan sonra ne denir aşka bürünen onca hâle
soluğum göklense ancak belki anlaşılırdı,
bütün münasebetlerin benden silinmek istediği
ne başlatan ne de bitirendim, avareliği muştulayan
köklerin derine indikçe gezginliğin bitmesidir felaket
başka... başka bir dil bu yazgıya teşne olan
ondan pay alanı kurtarmaz hiçbir felaket
kuytulaşarak ve umutlar vaat ederek gelmişim
hani bir kısa an ve sığ bir tefekkürle
bu kuytulaşma nedir diye soramadan daha
göğsümün hizasına varan kalıntılar biriktirmişim
beni kelime kelime aşar vârisi olduğum cümle
ne bir satıra daha gerek kalır ne bu yazıt
beni her gezintinin sonunda kimse
mahvına yakın bir yerde bırakmasın artık
Mehmet Metli
3 yıl önceTeşekkür ederim
Sude Çağrıcı
3 yıl önceözellikle sonlara doğru daha kuvvetlendi sözcükler. çok keyif aldığım bi şiir oldu. kaleminize sağlık.
Mehmet Metli
3 yıl önceTeşekkür ederim yorumlarınız için.
Jean Valjean
3 yıl önceGayet iyi şiir.