Ona,


İlk kez rüyama geldin. Beni tanıdın. Gözlerimi açtığımda sanki yeniden doğmuş gibiydim. Gerçek olmasını diledim ama belki de biz artık sadece "rüyalarda buluşuruz". Biz demişken aslında biz diye bir şey olmadığı geldi aklıma. Sahi, ben senin için sadece her gün gördüğün çeşitli insanlardan biri miyim? Aslında onlardan bile değilim. Ama sen benim için her yerdesin. Gördüğüm her şeye seninle ilgili bir anlam yüklüyorum. Yol boyunca otobüs durakları gibi "sen" duraklarım var. Belki bir tabela, belki bir afiş, belki bir çiçek, belki de sadece bir renk... Her birinde durup seni anımsıyorum.

"Onu yeniden karşımda görebilecek miyim? Beni rüyamdaki gibi tanıyacak mı?" Zihnimde bu soruların oluşturduğu bir girdapla baş etmeye çalışırken iyi ki varsın diyerek bitireceğim sözlerimi.


Okuyana,


Beni gerçekten anlıyor musunuz?


"... Sabah olmasın diye güneşi durdururdum,

Yanardağlarda tüten ateşi söndürürdüm.

...

Rüyalar,

Rüyalar, ah, rüyalar gerçek olsa..."