52

Karanlık yükseldi gökyüzünden Doğu’nun

Kayalarla toprak, ağlaştı çaresizce

Nosgometh yürüdü eski dünya üzerinde

Kafasında planlar ve kuşkularla söylendi:

 

53

“Kardeşimi paylaşamam bir tahta parçasıyla!

Ve şunlara bak! Konuşuyorlar iğrenç lisanlarıyla!

Sevgi ve arzu! Aşk ve tutku! Ahmaklığın bu kadarı!

Yemin olsun kardeşim, öğreteceğim sana anlamını!”

 

54

Nosgometh yürüdü uzun süre durmadan

Kafasında düşünceler ve planları tartarak

Ölümden ve zamandan azade yüzü asıktı

Tek başına yürürken öfkeyle dişlerini sıktı

 

55

Karanlık sanatlara merak salmıştı Nosgometh

Aklını çelmekteydi gizem ve bilinmezlik giderek

Uzun zaman geçirmişti gölgelerde gezinerek

En sonunda vakıf oldu kendiliğinden düşünerek

 

56

Döndü Batı’ya Nosgometh, kaldırdı ellerini havaya

O anda gökyüzünde tam üstündeki bulutlar

Bir girdaba dönüştü ve dönüp durdu sonsuza

Girdabın tam ortasında kızıl bir alev parladı

 

57

Dedi ki Nosgometh sonra “Ey Tuvum Ordellia!

Salgın olsun üstünde ve tüm senden olanlara!

Dilleri tutulsun ağaçların ve bir daha konuşmasın!

Senin bahtın en kötüsü olsun ey Tuvum Ordellia!”

 

58

Nosgometh’in sözleri, gökyüzünü dağladı

Ardından bir yağmur yağdı ki sanki bulutlar ağladı

Sanki denizler kabardı ve akarsular azdı

Nosgometh’in sözleri, yeri göğü dağladı

 

59

Kudretli bir büyüydü bu, karanlığın içinden

O ana dek görülmemişti böyle yağmur ve sel

Güneş bulutlarla kaplandı, dünyayı selamlarken

Gölge düştü bu diyara ilk kez gök ağlarken

 

60

Forbereth ve Tuvum, geziniyordu habersiz

Nosgometh’in güçlü büyüsü tesir etti ansızın

Tökezledi Tuvum sanki bir anda soldu ışığı

Forbereth endişeyle Güzel Tuvum’una baktı

 

61

“Neyin var sevgilim? Nedir bu solgun halin?

Ve bu yağmur da neyin nesi? Neden birden titredin?

Sanki gök kükrüyor ve coşuyor şu dalgalar

Güçlü bir musibet var sanki Doğu tarafında

 

62

Ve bak Güzeller Güzeli Ordellia, giderek soğuyorsun!

Neler oluyor sevdiceğim neden öyle bakıyorsun?

Bir karanlık çöktü buraya ve içim huzursuz mutsuzum

Kötü bir haber almış gibi kalbim hüzün doldu”

 

63

“Forbereth! Aşkım! Bir kem ulaştı bana!

Bilmiyorum nedir bu, gökyüzündeki tantana

Sanki toprak ağlıyor ve bu yağmura üzülüyor

Kendi soyumu duyuyorum, feryatları bana ulaşıyor

 

64

Oh Forbereth! Sevdiceğim! Giderek güçsüzleşiyorum!

Bu yağan yağmur değil! Bu dolup taşan su değil!

Bir zehir işliyor bana ve benden olan ağaçlara

Toprak titriyor ve yakarıyor, bu yağmur canını yakıyor!”

 

65

Lord Forberethna tuttu elinden Tuvum’un

Ve yardım etti oturmasına yüksekçe bir kayaya

Elleriyle yanaklarını okşarken Tuvum’un

Endişe ve elemle baktı karaya vuran dalgaya

 

66

Ağaç soyuna tesiri ölümcüldü bu zehrin

Gözleri önünde can çekişip feryat etti orman

Ve çiçekler yakararak alev aldı yavaşça

Dehşet ve keder sardı Forbereth’i işte o an

 

67

Sonra çevirdi bakışlarını Güzel Tuvum’a korkarak

Uzanmıştı sevgilisi boylu boyunca kayaya

Bakışları donuklaşmış ve ışığı sönüyordu gözlerinin

Teni soğuyor ve soluyordu her düşen damlayla

 

68

Forbereth telaşla Tuvum’a tutundu ve sardı

“Hayır sevgilim! Hayır! Bırakma beni!” dedi

Tuvum zayıfça gülümsedi ve ağladı çaresizce

“İçimdeki yaşam soluyor hissediyorum” dedi

 

69

“Ordellia! Sevgilim! Yalnız bırakma beni!

Nedir bu lanet? Neden zayıflıyor sen ve soyun?

Bu zehrin bir ilacı, bir çaresi yok mudur söyle

Lütfen Ordellia, Tuvum! Lütfen yalnız bırakma beni!”

 

70

Tuvum duymamıştı Forbereth’in sözlerini

O, bu dünyadan göçüp gitmişti çünkü çok ani

Gözlerindeki ışık sonsuza kadar sönerken

Dudaklarında yadigâr bir cılız gülümsemeydi

 

71

Feryat ederek yandı tüm ağaçlar kıvranırken

Tuvum’un ölümüyle güçten düştü ormanlar

Çimenler ve çiçekler ve tüm yeşillikler

Teker teker öldü birbiri ardına yağan yağmurla

 

72

Acıyla çığlık attı Forbereth, kollarında Tuvum’la

Gökyüzüne haykırdı bütün kederi ve matemiyle

“Ey kara bulutlar! Çekin ellerinizi topraktan!

Ey Güneş! Eskisi gibi ısıt her yeri ve Tuvum’u!

 

73

Bu zehir, bu kem büyü bütün topraktan çekilsin!

Bulutlar Güneş’in parlaklığıyla ezilsin!

Arındırsın denizler, bütün yerin ve göğün elemini!

Ey Güneş! Eskisi gibi ısıt her yeri ve Tuvum’u!”

 

74

Forbereth’in sözleriyle durdu ansızın yağmur

Bulutlar parçalandı gökyüzünde haykırarak

Deniz kabardı ve kalktı yerinden hiddetle

Engin sular kapladı her yeri, dindirdi yangını ve ateşi

 

75

Güneş parladı tekrar tepeden bu kez kederle

Selamladı Forbereth’i üzüntü ve elemle

Kucakladı çayırları ve ovayı ve dağları

Işığı ulaştı en derinlere ve diplere

 

76

Ancak artık çok geçti, ölmüştü tüm yeşil

Güzel Tuvum hala cansız ve ışıksızdı yazık ki

Forbereth umutsuzca baktı etrafına ve uzaklara

Ne bir ağaç ne bir çiçek karşılık verdi bakışına

 

77

Deniz gürüldeyerek temizledi toprakları ve suları

Zehir çekti elini nihayet ve aydınlıktı her taraf

Forbereth oturmuştu yanı başında Tuvum’un

Belki ansızın gözlerini açıp kalkar diye

 

78

Ama olmadı, açmadı gözlerini Tuvum yattı öylece

Forbereth bekleyip durdu zamansız çağlar boyu

Ve durmadan ağladı başında, güzel Tuvum’un

Tüm dünya sessizdi ve matemdeydi öylece

 

79

Lord Nosgometh, Zaman Lordu, gülümsedi ilk defa

Yaşadığı hazzı tarif etmek boş çaba

Öyle bir zevk almıştı ki yaptığından Nosgometh

Yaptığı ilk kötülüğün tadı kaldı damağında

 

80

Dedi ki “Ey ahmak kardeşim! Şimdi ne olacak ya?

Bir ölüyü diriltemezsin ve gücün yok canlandırmaya

Bir tahta parçasına bağlanıp sevdalandın öyle ya!

Şimdi yas tut ve boğul, kendi duygularında!”

 

81

Nosgometh tekrar oturdu karanlıktan tahtına

Duel Forna dedi dağa ve pek kıymetli diyarına

Şimdi sakin ve coşkulu ve huzurluydu hatta 

Bir alev gibi yanan öfkesi sönmüştü adeta

 

82

Şimdi yalnız ve sessizdi matemli Lord Forbereth

Gözleri yaşlarla doluydu ve yatıyordu Ordellia

“Uyan canım, uyan sevdiceğim beni yalnız bırakma!”

Böyle dedi Zaman Lordu, kulağında “Tuel Forberethna!”

 

83

Zamansızlık boyunca, kaldı orada oturarak

Pek sevdiği Tuvum’unu diriltmeye çalışarak

Fakat Zaman Lordu dahi bulamadı ölümün ilacını

Beyhude bir çabayla denedi hep defalarca

 

84

Tüm yeşillik kuruyup, büzüşmüş ve ölmüştü

Şimdi sanki her güzel şey unutulmuş bir düştü

Kararmıştı toprak ve yanmıştı ağaçlar

Tüm bunlar olurken Lord Nosgometh gülmüştü

 

85

Forbereth’in gözyaşları dinip durmak bilmedi

Kuşlar sustu deniz sustu rüzgâr bile esmedi

Böylece geldi yeryüzüne Matem Mevsimi

Daha sonra insanlar kış koydu ismini