Akademi Ödül Töreni sinema dünyasının uzun zaman boyunca en prestijli, en gözde, en magazinel organizasyonlarından birisidir. Sinema sektöründeki gücü, yarattığı imkanları yadsınamaz derecede büyük. Dolayısıyla gündemi de en çok meşgul eden sinema olaylarından birisidir 'Oscar'. Ancak ödülleri, sektörel önemi, yarattığı piyasa kadar skandallarıyla da çokça konuşulur bir organizasyon aynı zamanda. Yıllardan beri gelen ayrımcılık ithamları, sermaye odağı, rüşvet iddiaları, reklam-pazarlama aracı olma ithamları gibi ciddi iddialarla ve gerçeklerle yüzleşmişti.


Geçtiğimiz günlerde ise bambaşka bir olay ile gündeme oturdu; Will Smith'in ünlü komedyen ve oyuncu Chris Rock's attığı tokat. Bu olaya gelmeden önce biraz yakın geçmişte gerçekleşmiş törenlere de göz atmak gerekli. Uzun yıllar Hollywood'un tüm dünyaya düzenli olarak pazarladığı yayınlardan birisiydi bu organizasyon. Geçtiğimiz yıllarda canlı olarak YouTube platformu üzerinde de kendi hesaplarından yayınlama kararı aldılar. Ve ilk yayından itibaren dünya çapında YouTube üzerinde en çok anlık izleyiciye sahip olan canlı yayınlar listesine girdi bile. Örneğin dört yıl önceki yayın 16 milyon izleyiciye ulaşmıştı ancak, bundan sonra adım adım düşüşe geçti. Bu düşüşün sebepleri üzerine uzun uzadıya bir incelemeye girişmeyeceğim. Sadece izleyici karşısında ciddi bir güven ve ilgi kaybı olduğunu söylemem gerek. Bir kaç örnek vermek gerekirse Elliot Page'in cinsiyet değiştirdikten sonra yaşadığı zorluklar ve Oscar protestosu, Get Out filminin Afro-amerikan başrollerinin en iyi erkek oyuncu kategorisinden değil de en iyi yardımcı erkek kategorisinde aday gösterilmesi -ki filmlerin başrolleri normal şartlar altında en iyi erkek/kadın oyuncu kategorisinde aday gösterilir-, ayyuka çıkmış cinsiyet ayrımcılıkları ve tabii ki ödüllerin birer reklam hizmeti haline dönüşmeleri iddiası.


Bu iddia en çok dile getirilen iddialardan biridir. Akademi jüri üyelerine verilen 'hediyeler', jüri üyelerinin evleri ile işleri arasındaki güzergaha yapılan 'değerlendirmelerinize' mesajlı devasa film afişleri ve tabii ki Akademi'nin yaşadığı ciddi ekonomik zorluklar. Unutmayın ki Akademi'nin ciddi anlamda kendi izleyicisi vardır ve çoğu bu ödüllere göre satınalma gerçekleştirir. Sadece kendi izleyicisi değil, dünya çapında bir tercih mekanizması oluşturur. Bunlar göz önüne alındığında sinema sektörü için paha biçilmez bir reklam alanı oluşturur. Son yıllarda dev bir sermaye olarak sinema sektörünü domine eden Warner Bros ve bünyesindeki Marvel filmleri de işte bu tartışmanın alevini harlamıştı. Bu filmler geçtiğimiz Oscar törenlerini de domine etmişti. En büyük eleştirilerden biri Akademi'nin sermayeye teslim olduğuydu. İşte bu eleştiriler ile Oscar önce ezilmişlerin ve azınlıkların, daha sonra da genel izleyici kitlesinin ilgisini ciddi oranda kaybetmeye başladı.


Geçtiğimiz yılki tören YouTube üzerinde sadece bir milyon izleyiciye ulaşabildi. Bu, törenin platform üzerinde elde ettiği en düşük izlenme sayısıydı. Tabii ki sadece bu platform verisini örneklem kabul edip genel bir çıkarım yapmak doğru olmaz. Aynı zamanda sinema sektörü haberlerinde de tüm yayın alanlarında tarihin en az izlenmesine sahip olan tören olduğu yazıldı ki, bu Akademi için çok önemli bir gelir kaybı. Pandemi etkisini göz ardı etmek tabii ki mümkün değil. Yine de pandeminin en güçlü olduğu zamanlarda fiziksel olarak gerçekleştirilmeyen tören bile daha fazla izlenme almıştı. Bu nedenle 2021 töreninin bu kadar az izlenmesini pandemi ile ilişkilendiremeyiz.


Tam da burada -varmak istediğim yeri az çok anlamışsınızdır- Chris Rock ile Will Smith olayı ilginç bir durum haline geliyor. Öyle ki, bu olay bana 90'lı yılların vahşi papparazzi anlayışını hatırlattı. 'Gazetecisi' de ünlüsü de bu vahşi düzenden nemalanmayı eksik etmediler. Çocukluğunu ya da gençliğini bu dönemde yaşamış olan yaşdaşlarım ne demek istediğimi çok iyi anlamış, anımsamışlardır. Daha genç olanlar için özetlemek gerekirse bu dönemde magazinel kişilerin evlerinin içine kadar kameralar sokulur, en özel anları kayıt altına alınır, büyük skandallar çarşaf çarşaf dergilerde, gazetelerde, televizyonlarda sergilenirdi. Bu büyük skandallar bazen danışıklı dövüş, bazen de hastalıklı 'papparazzilerin' insanların en özel alanlarını bile taciz etmeleriydi. Bu skandallar sonucu gündeme gelenlerin bazıları da ciddi çıkışlar yakalardı.


Will Smith'in Chris Rock'a attığı tokat tam da bu minvalde bir skandal. Oscar töreni uzun zamandır olmadığı kadar insanların gündemine yerleşti, her yerde konuşuluyor, herkes tartışıyor. Will Smith'i haklı bulanlar, Chris Rock'ı eleştirenler, olay üzerinden kadın-erkek ilişkisi türetenler, eril hegemonya tartışmaları, adab-ı muaşeret anlatıları ve birçokları... Akademi PR ekibi eminim ki bu gündemlerden memnundur. Sözün özü bu olayın bir danışıklı dövüş, bir mizansen, bir kurgu olduğunu düşünsem de net bir ifade ile iddia edemem. Ancak 90'lar papparazzi anlayışını nerede görsem tanırım. Ve ilginç olan bu anlayışın hala ekmek ürettiğini görmek benim için şaşırtıcıydı. Galiba gerçekten "drama ekmektir".


Bu deneme yazısı Bubisanat platformuna özel ilk yazımdı. Umarım nicelerinin de başlangıcıdır. Okuyan dostlardan eleştirileri, yanlışlamaları, karşı-deneme yazılarını, çözümlemelerini dört gözle beklediğimi de söylemeliyim. Bir de küçük not; eğer bu gibi skandallarla anılan bir töreni takip etmekten sıkıldıysanız ve hakikaten sanat eleştirisi üzerine dağıtılan ödüllerle sinema takip etmek, film seçkisi keşfetmek isterseniz benim önerim Bafta Sinema Ödüllerini takip edin. Çoğunlukla hakkın yerini bulduğuna şahit olacaksınız.