Bu kez ölümü oynasın merak 

Katili olsun biri 

Alacağını alsın da razı olsun solundan 

Şafağı gecikmiş kubbeli göğün altında 

Çıkrıklarımdan bükeyim onu 

Saklanmasın yeşil boyalar sürüp eteklerine 

Yeni bir kuraklık mı icat olur ellerimden böylelikle

Varsın tutmasın yaratılışımın lehimleri 

Doydum kollarımı açtıkça incildiğim rüzgarın büyüsüne 


Etrafıma batırdığım bir kavga soluğum, iri ve köşeli dar boğazlarımda.

Zoruma gitmesi değil 

Feda etmek, terk etmek kendini

Doğrulmuşluk tam da bu (değil mi)

Enkazmış da yıkılmıştır merakım

Ağlarız artık ne yapalım

Bir rüzgar inciti verir yeniden kollarımızı

Öperim desem yalan olur sizin incinen yerlerinizden 

Yeni bir etim artık ben

Rahatsızlık verdim öğrenme arzularınıza 

Bir psikotiğin sağır eden yıkımına tanıklık etmekten duyulan gurur gibiyim 

Okşanıyorum döküldükçe

Ne mutlu bana 

Bir manyağın tetikte titreyen parmağının tereddütü yok ellerimde 

Yaşasın sevmeye isyan eden yanımda


Sevmek için bir şeyleri nafile uğraşlar

Bildim onları, şimdi cebimde 

Çabaladım dik, tabanlarım eski, çatlaklarını törpüledim topuklarımın

Şimdi daha dik gövde 

Daha uzun süre.. 

Duruyorum, zaten öldü merakım 

Bir şey olmalıydı; bir nişane 

Sevdim diyebileceğim somut bir belge 

Bunun için bronz madalyonlar ışıttım güneşle göğsüme 

Alaca sevmek belirdi çürük etin şişliğinde 


Bazen küfleniyor kaldırımlar bazen de soğuyor ıslanıyorum 

O vakitler çok anıyorum bir şeyleri 

Bir şeylere geç kalıp bir şeyler de yarım kalıyorum 

De ki;

Şuncacık nefes, şu gök mavi ve toprak..

Beni yutsa, beni baştan

Beni buradan oraya 

Beni yeni meraktan bana 

Beni bütünümden bölüp 

Islak ıslak hem de yeniden 

Yontsa beni, küflese Allah 

Beni muhtaçlığımdan, bana sönse lambalar.