Bilmem kaç mevsim geçerken,

Kaç düş soygunu, kaç kulaç, kaç arşın 

İdrak edilmeyen her zaman biriminde

Seni doldurması içime

Daha da zor olanı yaşaması.


Hicran hep hicran...


Ne büyük ahmaklık oysa

Tek eksiğin sen olduğunu sanmak

Bencilliğin arşı, düşte görüp

Nefeste saklamak.


Öyle ki artık bu her neyse

Aştı seni, beni, o serseriyi...


Dumanı üstünde kucaklamak

Ziyan etmeden kırıntısını

Sarılmak vardı...

Koşar adımlarla sen olurken

Her adımında izlerinde uyuklamak.


Hiçbir satır arasında

Boşluk bırakmadan, virgüllerin hatırına

Seni şiir gibi severken 

Günlük gibi yaşamak vardı oysa!