sessiz bir fırtına, kıyamette nefes almak gibi

deneme sürümüne giriyor iğneler göğsümde

nallar ve tekmeler, kaburgamda terbiye oluyor gece. 

otuz yaş ve baraj.

nakavt. 

merdivenin yirminci basamağı

kayıyorum dünya basamağından.

gece ve kırık pencereler

damarlarımı tehdit eden cam parçalarından bakıyorum 

dünya denen manzaraya.

ilk kez yakınım otuza, son kez demleniyormuş gibi nefesim burnumda

dost ve kül 

tablası gibi zift anılar boğazımda.

yazmak hayatta tutmaz artık, denize oturmuş demirler iyi bilir, var olmak küflenmek gibidir. 

dünyanın şahsi düşmanı bellendim, tüm masaların ortak konusu zavallı ismim.

ilk kez yakınım otuza, urganlar hep bir ağızdan haykırıyor ismimi. 

uzaktan da olsa, hoş geliyor ölümün ismi.

mukadderat tablosuna bir çentik. bu gece cehennemde bir kontenjan eksik. 

var olsun yaşam, ya ne olacak zaten. 

yani, keşke çalıştığım yerden sorsaydın. 

en azından test olsaydı. 

haksız rekabet ve nakavt. 

kayıyorum dünyanın çatısından.