"Kendin ol, kendini olduğun gibi kabullen, kabullenmek seni gerçeğe ulaştırır, vs. vs." Kendini olduğun gibi kabullenme ifadesinde fazlasıyla rahatsız edici, teselli ve karamsarlık içeren bir çeşit olumsuza yorma hali hakim değil mi? Şu söylemden rahatsız olan tek kişi ben olamam sanırım. Nedir bu iyi niyet elçiliği? Konu hakkında naçizane düşüncem şudur: Hayattaysan ve nefes alıyorsan, kendine ait bir düşünce tarzın, yazı stilin, imzan, kokun, hatta gülümsemen ve kahkahan var ise özel hissetmek için her şeye sahipsin demektir. Hatta öyle ki hayatının orta yerinde yalnızca kendin olduğunu anımsıyor ve diğer tüm etkenleri tıpkı güneş sisteminde olduğu gibi çevrende organize edebiliyorsan ve tüm bu olanları yalnızca kendin, yani sen olarak yapabiliyorsan varsındır. Şu evrende bir nokta dahi olsan varsındır. Var olmak zor ve meşakkatli iş doğrusu. Fakat şu gerçeğe gözümüzü kapatmayalım lütfen, insan öncelikle kendisi için var olmalı, var olmalı ki karşısındakinin varlığına ve değerlerine inanabilsin, onunla ilgili bir yargıya varabilsin. Toplumsal statü ve bunun gereği, hatta aksesuarı olan maskelere sahibiz her birimiz. Bu yadsınamaz bir gerçek. Düşünün ki aileniz için çocuk, öğretmeniniz için öğrenci, doktor için hasta, iş yeri için personel gibi rollerimiz ve bu rollere uygun, topluma ters düşmemesi gereken ezberlerimiz var. Karakterimiz ortalama 6-7 yaşlarına dek şekilleniyor diye biliyoruz, birey olma yolunda kendini yine kendin yetiştiriyorsun, dolayısıyla olduğun gibi kabullenmek söz konusu olmamalı. Hatta tesellinin yeni şekli şu olabilir: Farklı olduğunun farkına var.