Pakistan’ın yoksul bölgelerinden biri olan Muridke’de doğdu. Bulunduğu bölgede çocuk işçi çalıştırılması oldukça yaygındı. Çocuklar aileleri tarafından fabrikalara satılıyor ve satılan çocuklar ağır şartlar altında çalıştırılıyordu.


İkbal’in ailesi bir halıcıdan aldığı 600 rupilik borcu ödeyememesi üzerine İkbal’i borçlarını ödemek için esir olarak çalışmaya gönderdi. Dört yaşında, ailesi tarafından çalıştırılmak amacıyla satılmış oldu.


Halı dokumacıları bu iş için küçük yaştaki çocukları seçiyordu. Bunun sebebi ise en pahalı halıları küçük parmakların dokuyabilmesiydi. Bu yüzden çocukların büyümeleri engelleniyordu. Saatlerce çalışan bu çocuklara yalnızca hayatta kalabilecekleri kadar yemek ve su veriliyordu.


İkbal, günde 14 saat çalışıyordu. İki büklüm çalışmaktan omurgası yamulmuş, böbrekleri susuzluktan çalışmaz hale gelmişti. 10 yaşına geldiğinde bedeni, 5 yaşındaki bir çocuğun bedeni kadardı. Boyu uzamamış, kilosu artmamıştı.


İçerisinde bulunduğu koşulları bir türlü kabullenemedi. Haksızlıklara katlanamıyordu. Çocuk işçi çalıştırmanın yasak olduğunu öğrendi ve kaçarak polise sığındı. Yaşadıkları zorlukları, çalışma şartlarını anlatsa da polisler onu fabrikaya geri götürdü.


Sadece kendi geleceğini düşünse fabrikadan kaçabilmesi belki daha kolaydı ama o kendisiyle beraber çalışan çocukları da kurtarmak istiyordu. 6 yıl boyunca kendisi gibi çocuklarla tutsak yaşadı. Ancak her zaman bir çıkış yolu arıyordu.


Aktivist bir grup ismi öğrenmişti: Bonded Labor Liberation Front (BLLF / Emeğin Serbestleşmesi İçin Birleşik Cephe). Bu grubun kasabada bir toplantısı olduğunu öğrenen İkbal, arkadaşlarının da yardımıyla fabrikadan kaçarak toplantıya gitti.


Bu aktivist gruba ulaştı. Bu grup yardımıyla kendini ve çocukları kurtaracak evrakları bulan İkbal, fabrikaya gitti. Evrakları fabrika sahibine kendi vermek istedi. Bu sırada orada bulunan arkadaşlarına da seslenmek istiyordu. Fabrika sahibine evrakları verdi ve arkadaşlarına “Korkmayın. Her şeyi öğrendim. Benimle gelin. Sizler özgürsünüz.” dedi. Patronu her ne kadar sinirlense de hiçbir şey yapamadı. Tüm çocuklar özgürlüğüne kavuştu.


Bir süre sonra kendini tutsak eden patronu bile ondan korkar hale gelmişti. BLLF yardımıyla ABD’ye gitti. Normal şartlarda 4 sene süren okulunu 2 senede tamamladı. Tüm dünyaya çocuk işçiliği ile ilgili konuşmalar yaptı ve kendisiyle aynı kaderi paylaşan pek çok çocuğu kurtardı.


16 Nisan 1995 tarihinde Amerika'daki bir okul konuşmasından sonra ülkesine döndüğünde suikast ile öldürüldü. Kendisini vuran kişi, çocuk köle satıcısıydı.


Köle satıcıları onun ölümüyle kurtulacaklarını sansalar da öyle olmadı. Onun etkilediği çocuklardan biri olan Craig Kielburger, onun mücadelesini sürdürmeye devam etti.


İkbal Mesih, kısacık yaşamına hem acıklı hem de zafer dolu bir hikaye sığdırdı ve yüzlerce çocuğa umut oldu.