Zamanımın azımsanamayacak derecede büyük bir kısmı, anlattığım ve söylediğim şeyleri karşımdakilere papağan gibi tekrarlamakla geçti. Alanıma saygı duysunlar, sevmediğim şeyleri bana yapmasınlar, söylenmesini istemediğim şeyleri söylemesinler… Keşke çalışacakken çalış demeseler mesela bana, söylediğim şeyi “Ne!’’ diye bağırarak tekrar etmemi beklemeseler onca insanın arasında, bildiğim şeyleri “Biliyorum biliyorum, anlatmıştın.’’ dememe rağmen kalıcı hafızama sokmak için bu kadar çaba harcamasalar lakin sanırım bütün bunlar bir huy olmuş onlarda. Evet, belki bağıra bağıra konuşmaktansa bu gürültü kirliliği yuvasında sesim normal bir insan sesinden çok bir cızırtıyı andırıyor onlara fakat bütün bunlar insanı ne kadar yoruyor bir bilseniz, eminim siz de bana hak verirdiniz. Yanlış anlamayın, anlaşılmayan bir şeyleri tekrarlamaktan gocunacak biri değilim ben. Nihayetinde hepimiz insanız, öyle değil mi? Bedenen karşı karşıya olsak bile bazen kafamızın içinde çok farklı yerlere ve zamanlara seyahat edebiliyoruz. Benim derdim, yıllar geçtikçe -yaşım da arttıkça tabii- söylediklerimin onca laf kalabalığı arasında dönüp dolaşıp bir şekilde hep bir tek beni buluyor olması... Atsan atılmaz, satsan satılmaz deyimindeki atılacak şey gibi hissettirmeleri bana bu insanların. Bu insanların kim olduğunu merak ediyorsanız ne yazık ki cevabım sizi tatmin eder mi, hiç emin değilim. Çünkü bu insanların arasında ailemden öğretmenlerime, öğretmenlerimden arkadaşlarıma, arkadaşlarımdan dostlarıma, dostlarımdan kuzenlerime herkesin bir şekilde bir yeri var. Kendimi Casper gibi hissettiğim ilk günü şu an tam olarak hatırlayamıyor olsam da bunun çok yerinde bir benzetme olduğunu söyleyebilirim artık gönül rahatlığıyla. Sizi ondan ayıran şeylerse ne uçabiliyor ne de duvarların içinden geçebiliyor oluşunuz… Siz, onlar için görünmez gibisiniz. Belki de gerçekten görünmezsiniz. Hayır cevabını tek seferde kabul edecek, yapma denen şeyi bir daha yapmayacak, anlatılan şeyleriyse gerçekten dinleyecek insanların olması hoş olurdu hayatımda. Bu insanlar yok değil fakat bilmiyorum. Sanırım konu ben olunca bazen sadece kimse orada olmak istemiyor ve buna alıştığımı sandığım her an bir şekilde bu gerçek yine beni bulup yakama yapışıyor. Umarım herkesin birbirini gerçekten dinlediği, anladığı ve karşılarındaki insana olduğu şekilde saygı duydukları günleri görebilirim. Buna tanık olmayı çok isterdim.