Elde avuçta para yok, ne yapacağım, ne edeceğim düşünürken mahalleden Yunus abi pazarda kadın iç çamaşırı satıyor. "Yanıma eleman arıyorum, gel çalış." dedi. O kadar sene oku, yetmedi yüksek lisans yap, sonra git pazarda çalış, yanlış anlaşılmasın, hiçbir şekilde pazarcıları küçümsemiyorum. Kendimedir sitemim. Madem pazarcı olacaktım ne gerek vardı altı sene okumaya, ona dert yanıyorum. Her neyse. "Tamam abi." dedim. Liseyi özelde okumuştum. Arkadaşlarımın hepsi lüks son model arabalarda geziyordu. Ben hala otobüs parası bulmakta zorlanıyordum. Tabii diyeceksiniz "Madem bu durumdasın nasıl oldu da özelde okudun?" Orası şöyle ki benim pederin önceden durumu çok iyiydi, sonra bir dolandırıldı ama nasıl dolandırılma, sormayın. 4 sene toparlamaya çalıştı. Sonra bom! Her şey elimizden gitti, peder iflas etti. Bir sürü borçlar kaldı, tabii evi banka aldı falan filan. İcra memurları sürekli evimizi ziyaret ettiler. Babam öyle bir adamdı ki eve gelen banka görevlilerinin afra tafrasına rağmen onlara çay börek ikram etti. Neyse, babam böyle bir düşüş yaşayınca otomatik olarak ben de bir düşüş yaşadım. Arkadaşlarım İstanbul’da Ankara'da güzel güzel yaşarken bense bu taşrada otobüs parası bulmaya çalışıyorum. Üstüne üstlük hepsinden daha donanımlı olduğuna inanıyorum. Her neyse, pederin bu kadar sıkıntısı beni psikolojik olarak da etkilemedi değil tabii ki. Psikoloji de gitti. Tamamen saçmalamaya başladım bir ara.


Neyse, Yunus abiye gelelim. Yunus abi mahallemizin janti abisidir. Kadın iç çamaşırlarını üstüne takar, bağıra çağıra satar onları. Tabii biraz komik geliyor ama adam ekmeğini böyle çıkarıyor işte. Sağ olsun bana da bir iyilik yaptı. Beni de işe aldı. Daha ilk gün sen de bunları üstüne takacaksın deyip bir sütyen verdi. Yok abi yapamam falan. "Oğlum," dedi "ekmek kolay mı kazanılıyor zannediyorsun sen? Biraz yırtık olacaksın, yoksa kimse gelmez buraya. Ben burada bağırırken sen öyle duracak mısın?" En son dedim ne olacaksa olsun amına koyayım, hiç değilse biraz gelirim olur. Yok dersem benim afra taframı mı çekecek, siktir eder, koyar kapının önüne. Neyse, taktım sütyeni bağırıyorum: "İkizlere takkeeee!" diye. Bir an kendime şaşırdım ben böyle birisi değilim, bunu nasıl yapıyorum diye. Eeee, yokluk işte, insanı ne çeşide sokuyor. Bir ara babamın fabrikasında odamda oturup sigaramı tüttürürken şimdi sikik sikik bir şekilde otobüs parası, sigara parası nasıl çıkar diye düşünerek kafayı yiyorum. En son çıkarttım sütyeni, geçtim paraları sayıyorum, bu arada hala bağırıyorum. En son dozu kaçırdım galiba çocuğun biri "abi sen deli misin?" dedi. Deliyim be gülüm hem de çok deliyim. Kafa mafa kalmadı son günlerde diyesim geldi ama demedim. Gülücük attım sadece, acı bir gülücük. O çocuk günün birinde beni anlayacaktı da zamanı vardı işte. Hay dalağını siktiğimin dünyası, beni ne hale getirdin?