Ölümün gizli pelerinin altında soluklanırken bir anda gözlerim yüzler gördü, duvarlar ve maviliklerle süslendi. Geceleri pelerinin içinde bulsamda kendimi yine de belirli bir zaman sonra tekrarlandı aydınlık, ne zaman ve nasıl oldu bu? Hangi renk gözlerimi asıl olan siyahtan alıkoydu?


Uyurken uyanmanın hayalini kuruyorum, ölmenin neden düşüncesini unutuyorum? Ya uyanamazsam bir sabah, ya ait olan pelerin tüm siyahlığı geri verirse bana? Bu sefer gözlerim hangi ton sayesinde bağlı kalacak ki pelerinde yaşamaya razı olmama.


Ne anlıyor, ne duyuyor ve görüyorum. Aslında bir siyahlığa hapsolmuş sıradan bir varlığım, Ölümün kanatlarında hayat kurmuşum. İlk gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm yeşil gözler miydi beni bağlayan bu hayata? Evet, kesinlikle o yeşil beni bağladı renklere. Yıllar geçti, pelerinde yeni dönemler yaşarken bambaşka bir yeşil göz tekrar sevdirdi renkleri. Bu sefer denizi daha çok sevdim. Hem mavi ve hem sonsuz, bu sefer türküleri daha çok sevdim. Elinden zehir gelse de bal olabileceğine emin oldum, hatta gördüm. Kendi gözlerimin tam ortasında kahverengilik olduğunu yıllar sonra gördüm.


Gece pelerin siyah değil, gündüz gece değil. Zaman durmak yerine hızını yavaşlatmış, zaman bile biliyor bu yeşile doyum olmayacağını.


Sabah uyanacağım, pelerin siyah değil.