"Olumsuzluğumuzun bizi yenmesine izin vermek yerine, şu anda kendimizi bok gibi hissettiğimizi ve buna iyi bir bakış atacak kadar midemizin sağlam olduğunu kabul edebiliriz. Yapılacak şefkatli şey budur. Yapılacak cesur şey budur. Bu boku koklayabiliriz. Onu hissedebiliriz; dokusu, rengi, şekli nasıl? Bu bok parçasının doğasını keşfedebiliriz. Hoşlanmamanın, utancın ve çekinmenin doğasını anlayabiliriz ve bunda yanlış bir şey olduğuna inanmayız. Bir gün ortaya çıkacak daha iyi bir "ben" olduğuna dair o temel umudu silebiliriz. Sanki orada değilmişiz gibi öylece üstümüzden atamayız. Dosdoğru bütün korku ve ümitlerimize bakmak en iyisidir. O zaman esas olan aklıbaşındalığımıza dair bir tür güven ortaya çıkar."