06.07

Bugün, yakıcı gün ışığının altında sessiz kahkahalarımla insanları güldürürken bir şey oldu Pierrot. Hüznümü yine içime atmış ve herkesin gördüğü, görmek istediği maskemi takınmıştım. Başımdan parmak uçlarıma kadar sırılsıklamdım. Acının gözyaşları tepemden akıyordu oluk oluk. Ama ben yine gülümsüyordum koca ağzımla.


Tüm o aşağılayan kahkahaların arasından sıyrılarak bir çocuk durdu önümde. Yolunu kaybetmiş gibiydi. Gözlerinde öylesine boş bir ifade vardı ki ne yaşadığını ne de öldüğünü söyleyebiliyordum. Onun da bir hiç olmasından şüphelendim ilk başta. Sonra gülümseyerek “Seni yalancı.” dedi bana. “Yalan söylüyorsun ve insanlar gülüyor.”


Çok korktum Pierrot. Öylesine boş bakan gözleri ruhumu gördü diye. Parçalanan kalbimi, soluklaşan hayallerimi sezdi diye korktum. Ve inanır mısın bilmem insanlar en çok buna güldü. Yalan söylediğimi haykıran o çocuğa bana güldüklerinden daha çok güldüler. İnsanlar yalanların bu kadar komik olmadığını bilmeliler artık. Yalanlar gerçekten de bu kadar komik olmadan önce öğrenmeliler.


Sonra öğrendim ki o çocuk her şeydi. Benim olamadığım ama olmak için yaşamayı göze aldığım her şeydi. Beni anlamıştı. Yüzümü boyayan renklerin hiç de komik olmadığını, derin yaraların pansuman lekesi olduğunu fark etmişti.


Sevdim o çocuğu ben. Hiçbir şeyi sevemeyeceğimi düşünürdüm ama sevdim onu. Yüzünde boya yoktu belki ama o da koca bir yalancı gibi gülümsüyordu. Ve sonra o da gökyüzündeki yıldızlar gibi söndü. Bu karanlık, fırtınalı gecede beni kör gözlerle bırakırken söndü ve gitti.


Ah Pierrot! Cam kırıkları ayaklarıma batıyor. Usul usul kaçışıyorlar sonra. Onlar bile eğleniyor benimle. Kan damlaları sızıyor çatlaklardan. Yalnızlığım beni delirtiyor. Yalnızlık her gece fısıldıyor zihnime. Ben kaçtıkça kovalıyor. Bana gerçekleri anlatıyor. Duymamak için çığlık çığlığa bağırdığım gerçekleri sesini dahi yükseltmeden içime işliyor.


İnsanlara kaçıyorum. Benden kaçan insanlara kaçıyorum ben de. Ama yalnızlığım onca kalabalığın arasında bile yakalıyor beni. Saklambaç oynar gibi günleri sayıyor önce. Ve sonra birden buluveriyor beni. Kaçamıyorum. Günlerce yüzümü duvara gömüp saklanmasını ve yok olmasını bekliyorum. Saklanmıyor. Ensemde soluğunu hissediyorum. Gözlerimi kapatıp yaşamaya çalışıyorum. Ama sanırım her gün yaşayamayacak kadar ölüyorum.

 

                                                                                                         Sevgiler, P.