Romaʼyı Yakacağım


Cinayetin işlendiği akşamın sabahı polisler olay yerini incelemek için harabe eve geldiler. Başkomiser Orçun olay yerini incelemeye başlamadan önce birkaç poğaça yemeyi düşünüyordu. Dün gece gerçekten iyi yağmur yağmıştı ve her yer çamurdu. Yerdeki çamurların arasından Orçun’un gözüne bir parıltı çarptı. Yere eğilip avucuna aldığında onun bir altın sikke olduğunu keşfetti. Sikkenin üzerinde Roma İmparatoru Neron’un resmi vardı. Orçun şaşkınlık içerisinde çamurlu yüze baktı. Bu sikkenin burada ne işi vardı? Bunun ait olduğu yer müzeydi. Kafası soru işaretleriyle dolu bir şekilde poğaçasını yedi ve cinayetin işlendiği harabe evin bodrum katına doğru ilerlemeye başladı. Cinayetin işlendiği odaya girdiğinde ağzı açık kalacaktı.


Odanın tam ortasında, yerde kanlar içerisinde yatan, bilekleri kesilmiş bir ceset vardı. Katil, cesedin arkasındaki duvarda bir mesaj bırakmayı unutmamıştı. Arkadaki duvarda muhtemelen cesedin kanıyla yazılmış “Romaʼyı Yakacağım” yazısı yazıyordu. Orçun bu kanın cesede ait olup olmadığının tespiti için kan örneklerinin alınmasını ve cesetteki kanla test edilmesini istedi. “Romaʼyı Yakacağım” ifadesi acaba ne anlama geliyordu? Roma dediği yer neresiydi? Bu mesajın Romaʼyı gerçekten yakan ve dışarıda sikkesini bulduğu İmparator Neronʼla bir ilgisi var mıydı? Orçun, katil gerçekten çok zeki ya da ahmak bir adamın teki diye düşünmeye başladı. Bu düşüncelere hapsolmuş durumdayken kapıdan gelen gürültüler ile irkildi.


Kapının önünde gerçek anlamda bir kargaşa vardı. Emniyet teşkilatından olmadığı hâlde bir kadın olay yerine girmek istiyordu. Bu kişi Esin Hanımʼdan başkası değildi. Başkomiser Orçun, Esin Hanımʼı görünce hafif bir heyecanlandı ve ondan etkilendi. Ama öncelikle onun derdini öğrenmeliydi. Niçin içeriye girmek istiyordu? “Arkadaşlar ben ilgilenirim, siz işinize dönün” diyerek diğer polis memurlarını gönderdi ve Esin Hanımʼla birlikte dışarı çıktı.


Orçun, dışarıda Esinʼe öncelikle niçin içeri girmek istediğini sordu. Esinʼin aslında ilk gördüğünde Orçun’a kanı ısınmıştı ama güvensem mi güvenmesem mi çelişkisi içerisindeydi. En sonunda olanların bir kısmından, sır tutması şartıyla, ona bahsetmeye karar verdi. Bir altın sikke aradığını söyledi. Orçun sabah bulduğu sikkeyi gösterdi. Esin, sikkeye uzun uzun baktı. Sonra bunu evine götürüp incelemeyi teklif etti. Orçun bir fincan kahve içmeyi teklif ederse onun bu teklifinin kabul olacağını belirtti. Esin gülümseyerek kabul etti.


Birlikte eve gittiler. Esin DNA analizi yapmak için sikkenin üzerinde çalışmaya başladı. Amacı sikkedeki parmak izleri ile dün akşam amcasının getirdiği telefondaki parmak izlerini karşılaştırarak katili bulmaktı. Sikkenin üzerinde tahmin ettiği üzere iki cins farklı parmak izine rastladı. Bunlardan birisi katile ve diğeri öldürülene aittir diye düşündü ve bu düşüncesini Orçun’a söyledi. Orçun; katilin, cinayet kurbanının bileklerini kestiği için parmak izinden tespit yapamayacaklarını belirtti. Esinʼin kafası çok karışmıştı ve başı gerçekten ağrıyordu. Şerifʼin ona içindeki bilgileri tespit etsin diye verdiği telefonun içinden de elle tutulur bir bilgi çıkmamıştı. Telefonun içerisinde hiçbir bilgi yoktu. Mesaj haznesi ağzına kadar doluydu ve mesajlar sadece saat belirtiyordu. Bu mesajlarda on dakika aralıklarla saat yazılmış ve farklı numaralara atılmıştı. Orçun bu mesajlardaki saatleri bir liste şeklinde numaralarla eşleştirerek yazmasını rica etti.


Esin bugün çok yorulduğunu belirtti. Biraz kafa dağıtmak için televizyonu açtı. Haber saatiydi. Orçun televizyondaki şok bir haberle şaşkına döndü. Şehrin tarihi belediye binası yakılmıştı. Bina, Roma döneminden kalma bir yapının yıkılması sonrasında yapılmıştı ve bahçesinde Roma döneminden kalma bir sütun vardı. Sabah olay yerinde duvarda okuduğu “Romaʼyı Yakacağım” yazısı aklına geldi. Yoksa ikisi arasında bir bağ olabilir miydi? Esin Hanım da bu yangın haberine çok şaşırmıştı. Ama onun derdi başkaydı. Simba hâlâ eve gelmemişti. Bu saate kadar hiç dışarıda kalmaz, hava karardığında hemen gelirdi. Ama bu sefer gelmedi.


Simba bu sırada, yakılan belediyenin bahçesindeki Roma sütununun arkasına saklanmış ve yangını izliyordu.