bir kapının öylesine kapanışı gibi savruk sizden kaçıyorum.

beceriksiz ve güçsüz,

içime dünyanın soğuğu doluyor.


hiçbirinize hiçbir yerde denk gelmek istemiyorum,


hayat bir yandan başka bir türküyle adımı söylüyor.

uzun uzun susuyorum.


güneşi,

türküyü,

saati,

bulutu,

yeşili,

yaşamın acelesi

içime doluyor.


hep az kalsın ölüyordum,

hep.

tam nefesim dünyaya denk düşemeyecekken

hikayemin sonunu merak edişim kurtarıyor beni.


uslanmaz yanım,

özgürlüğün neye benzediğini bilmek istiyor.

yemyeşil ağaçların altında durup nefeslenmeyi.

kavurucu güneşin ardından değil,

planlı bir yeşilin tadına bakmayı.


beni anlayın,

başka yolu yok.


çiçekçiler beni anlasın,

papatyalarından bir demet kondursunlar sarı saçlarıma.

öğretmenler beni anlasın,

yeniden fişlerden öğretsinler okumayı yazmayı.


beni anlamadan,

saçıma bir demet papatya koymadan,

daha dilinizi bile tam konuşamadan.


yer yüzünü yanınıza beni almadan

yer yüzünü beni yanınıza almadan

terk edip gittiniz