Yıl 2019, Amerikalı deniz altı kâşifi Victor Vescovo özel olarak yapılmış bir deniz altıyla dünyanın en derinine, Marina çukuruna 13 Mayıs günü dalış yaptı. İsmi her ne kadar çukurda olsa bizim bildiğimiz tarzda bir çukur değil. Derinliği 11 bin metre ki dünyanın çatısı olan Everest zirvesinin yüksekliğinden yaklaşık olarak 2 bin metre daha derin. Hayalimizde canlandırmak istersek Everest ve Fethiye’deki Babadağ’ı üst üste koyup buraya sığdırabiliyoruz. Fiziki şartlar o kadar zorlayıcı ki insanlık tarihimizde buraya bununla birlikte toplamda üç defa dalış yapıldı. Her seferinde de farklı yeni türler keşfedildi. En son dalan bu Amerikalı kâşif yeni türler keşfetmenin yanı sıra inanılması güç bir durumla karşılaştı. Yaklaşık 11 bin metre derinlikte plastik çöpler görüntülendi. İnsanlığın bugünkü teknolojisiyle bile nice zorlularla gittiği, henüz tam olarak keşfedemediği bir yere insan elinden çıkan çöpler ulaşmıştı. Dünyanın her yerinde bu olay haber oldu. Aslında, şu anda BM raporuna göre denizlerde 100 ile 150 milyon ton arası plastik çöp olduğunu düşünürsek, dünyanın dibinde de çöp gördüğümüzde de pek şaşırmamamız gerekiyor, üstelik yılda yaklaşık 6 milyon ton bunun üzerine koyduğumuzu varsayarsak. Gözümüzle görebildiğimiz gezgin plastiklerimizin yanı sıra bir de kolay göremediklerimiz var. Bunlara mikroplastik deniliyor.
Mikroplastikler 5 mm daha ufak plastik parçacıklarıdır. Bu parçacıklar rüzgâr, dalgalar, canlılar ve UV ışıkları tarafından parçalara ayrılarak oluştuğu gibi direkt olarak bizler deodorant, sprey gibi ürettiğimiz ürünlerin içinde de kullanıp, doğaya salabiliyoruz. Mariana çukurunda ne kadar mikroplastik etkisi var henüz bilinmiyor. Fakat, Akdeniz’in sıcak sularında çok fazla olduğunu biliyoruz. Sadece Mersin körfezinde km kareye 7 milyon adet mikroplastik olduğu saptandı. Bu ufaklıklar sadece denizlerimizde yüzmüyor aynı zamanda deniz canlılarının vücutlarında da tespit edildi
2020 yılında, Turkish Journal of Zoology yayınlanan makaleye göre; türlere göre değişmekle beraber, Akdeniz’de balıkların %39’unda, Marmara denizinde %31’inde, Ege denizinde %61’inde mikroplastik tespit edildi. Toplam bu denizlerde yaşayan balık türlerinin %44’de mikroplastik olduğu ortaya çıkarıldı. Afiyetle yediğimiz bu balığın yanına bir de salata hoş giderdi ama... ne yazık ki salataya atacağınız tuzda da mikroplastik bulundu. Balıklar üzerinde yapılan araştırmada da yer alan Çukurova üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr Sedat Gündoğdu, 2018 yılında Türkiye’de sofra tuzu olarak satılan 16 markayı inceledi. Raporu şu şekilde: Deniz tuzlarında kg başına 16-84, göl tuzlarında 8-102, kaya tuzlarında 9-16 parça mikroplastik tespit edildi.
Akdeniz gibi yerleri sakin bulan bazı maceraperest mikroplastiklerimizi de Everest’te, 8000 metrelerde buluyoruz. İngiltere Plymouth Üniversitesinden Dr. Napper, Everest’in farklı noktalarından aldığı kar örneklerinde mikroplastik buldu. Bu parçacıkların çoğunlukla tırmanış yapan insanların çöplerinden oluştuğu düşünülüyor. Her ne kadar dünyanın en zor tırmanışlarından biri de olsa aslında orada bir çeşit insan trafiği var denilebilir. Sadece 2019, en az 880 insan zirveye tırmanmış. Tırmanan insanların ve bir o kadar da kamp yerinde konaklayan insanların çöpü dağa yayılmış durumda. Fakat, örneklerde bulunan mikroplastiklerin küçük boyutta olanların da oraya rüzgarlarla taşınmış olduğu düşünülüyor. Tabii ki doğal olarak dağ tırmanmaya gidecek olan bazı mikroplasiklerin de yolculukları bizim ciğerlerimizde son buluyor.
Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki zararlı etkileri çok kapsamlı. Plastik üretiminde kullanılan bazı kimyasalların hormonları etkileyip kısırlığa sebep olmasından tutun da kanser yapabilecek etkileri var. Ayrıca bu toksin ufak parçalar bazı zararlı mikrobiyolojik canlıları da üzerinde taşıyor. Tam olarak insan sağlığını nasıl etkilediği konusunda çalışmalar henüz olgunlaşmadı. Zararlarını ilerleyen zamanda daha iyi anlayacağız.
Bugün dünyanın zirvesinden evinizin mutfağına, içme suyunuzdan kutuplardaki buzullarda her yerde mikroplastik bulabilirsiniz. Bunun tek sorumlusu da insan. Evimizdeki plastik poşeti daha sonra parça parça yemek istemiyorsak, doğayı kirletmemeyi öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor. Ufacık bir virüsün dünyayı ne hale getirdiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Ufacık çöplerin dünyayı nasıl kirlettiğini biliyoruz. Yaşadıklarımız, bize ufak şeylerin büyük fark yaratabileceğini gösteriyor. O yüzden bizim de yapacağımız ufak şeyler dünya da fark yaratabilir. Bu yere ve denize çöp atmamak, bir çöpü yerden almak da olabilir. Ayrıca, çöp kutusuna attığımız çöplerin nereye gittiğini bilmek de önemli olabilir.
Umarım yaptığımız iyi şeyler bu dünyada plastik kadar kalıcı olabilir ve dünyayı plastik kadar gezebiliriz.
KAYNAK
http://www.mikroplastik.org/
https://www.newscientist.com/article/2260499-microplastic-pollution-discovered-near-the-top-of-mount-everest
https://www.washingtonpost.com/health/youre-literally-eating-microplastics-how-you-can-cut-down-exposure-to-them/2019/10/04/22ebdfb6-e17a-11e9-8dc8-498eabc129a0_story.html
https://www.theguardian.com/environment/2019/aug/14/microplastics-found-at-profuse-levels-in-snow-from-arctic-to-alps-contamination
Occurrence of microplastics in the gastrointestinal tracts of some edible fish species along the Turkish coast, Turkish Journal of Zoology, Sedat GÜNDOĞDU, Cem ÇEVİK, Nihan TEMİZ ATAŞ,2020
Contamination of table salts from Turkey with microplastics, Sedat GÜNDOĞDU, 2018
Can Ahmet Ünal
2023-03-22T08:20:04+03:00Teşekkürler 🙂
Kenan Birkan
2023-03-21T04:42:32+03:00Çok iyi bir içerik. Teşekkürler. 👏🏽👏🏽
Meriç Koç
2023-03-21T04:38:19+03:00Ne güzel bilgiler bunlar. Kaleminize sağlık. :)