Cambridge Üniversitesi siyaset bilimi profesörü olan David Runciman’ın 'Politika' isimli kitabıdır. Beni sorunlara gark eden bir soruyla başlar:
Seçme şansı verselerdi, Danimarka’da mı yoksa Suriye’de mi doğmak isterdiniz?
Cevabı çok açık olan bu soru üzerine uzunca düşünülmeden yanıtlanabilir. Yazar da öyle düşünmüş ve “Şayet özel bir bağınız yoksa, sorunun cevabı barizdir.” demiştir. Politikanın ne kadar önemli olduğuna dikkati çeken kitap; dün sıkıcı bir kuzey karakolu olan Danimarka’yı böylesine çekici hale getiren de, uygarlığın beşiğinde yer alan Suriye’yi bu derece yaşanmaz kılanın da politika olduğunu savunur.
Danimarka ve Suriye kıyaslamasıyla başlayan kitap, cevabı belli bir soru etrafında dönerken alt metindeki mesaj gerçekten muazzamdır. Aradaki farkın nedeni Danimarkalıların Suriyelilerden daha iyi olması, daha nazik ya da daha akıllı olmaları değildir diyen Runciman, coğrafi olarak iki ülkenin kıyaslamasıyla devam eder. Suriye’nin medeniyetin beşiği olan bereketli hilalin bir parçası olduğunu, Danimarka’nın ise kendine ait çok az doğal kaynağa sahip, kasvetli bir kuzey karakolu olduğunu söyler.
Kişisel fikrimi ezcümle söylemek gerekirse, Danimarka’yı Danimarka, Suriye’yi de Suriye yapan politikadır. Politikadan kasıt yakın dönemdeki siyasi manevralar olabileceği gibi büyük kısmı geçmişten bu yana gelen yanlış politikaların devam ettirilmesidir.
Politikalar onları yapanlardan daha önemlidir çünkü günümüzden ziyade yıllar sonrasını etkileme gücüne sahiptirler. Naçizane tavsiyem yaşamın her alanında ‘güzel ve insan odaklı’ politikalar üretmeleridir. Diğer önemli konu ise o politikaları hayatlarına işlemeleridir. İkinci kriter birinciden çok daha kıymetlidir.