Bekledim. Hayatım boyunca bekledim. Kalbimin soğukluğu titretirken bedenimi bekledim. Ağaç karaltısında, durakta, evde ve aklımın, hayalimin almadığı binlerce yerde bekledim. Sadece bekledim. Aklımın beni bambaşka sokaklara götürmesini bekledim. Kediler ve köpekler, belki bazen kuşlar... Bekledim. Göz gözeydik her biriyle. Bekledim. Hepimiz beklemiyor muyuz esasında her şeyi? Doğru zamanı, yeri, zamanında melek olan Azrail'i, güneşi, karanlığı, bir diğer nefesi... Bekliyoruz işte. Dünya durağında beklemek yoruyor en çok bizi. Bir bulutun geçmesini dahi bekliyoruz. Güzel günler, havalar, yıldızlar geçiyor ve biz durağanız. Kalbimizin avucumuza düşeceği o günü, duygularımızdan vazgeçip aklımızı merkez almayı. Hepimiz denizlerden vazgeçmeyi beklemiyor muyuz? Söylesenize, sadece beklemek yormuyor mu çoğu zaman bucaksız ruhlarımızı? Yaralanıyoruz ve deli divane geçmesini bekliyoruz. Her şey geliyor ve geçiyor biz farkına varamadan. Gözlüyoruz binbir yolu ve akıp giden tek şey zaman. Zamanın geçmesini bekliyoruz. Ömür dolduruyoruz yalnız. Kozlarımızı ortaya dahi koyamayacağımızı fark edemeden bekliyoruz elimizdekilerin verdiği sönük hevesle. Bir avuç toprağa karışmayı bekliyoruz. Bir cesurunuz aksini iddia etsin karşımda dik durmadan. Korkuyoruz kendimize edeceğimiz bu küçük itiraftan. Mümkünü yok çünkü olacakları bekliyor oluşumuzun. Aklınıza ve hayalinize sığmıyor değil mi bekleyişimiz? Kollarımız aciz bedenimizin kenarlarına sarkmış, omuzlarımız düşmüş, göz kapaklarımız ancak yarı açılabilmiş, korkumuzun sonlarımıza faydası yok, bekliyoruz. Toplaşmış göğe bakan çocuklardan farkımız yok işte. Kabullenelim. Bu çaresizliğimizin bizi bir durak ileri götürmeyeceğini kabullenelim.



14.04.22

06.26