Dağlarla çevriliydi benim hayatım. Bu dağlar kuşların geçemeyeceği ve egolu devlerin aşamayacağı yükseklikteydi. Önyargılar katığıydı bulutlarla çevrili zihinlerin. Korkulara dahi yer yoktu. Bildiğiniz her şeyi unutur ve buranın havasını soluyunca gözlerinizi kalp kırıcı gerçeklere yumardınız. Göz yummak yönetime el koymuştu çünkü. Buı dağlar yakmıştı canımı. Çırılçıplak toprak hiç acımamıştı.

Ve ben terk ettim kendimi evim. Bu dağlar için. Bu dağlar için vazgeçtim hayatımdan. ‘Yaşamak’ hakkı sunulmadı bana. Hepiniz en azından bu hakka sahiptiniz. Benim tırnaklarımı söktüler; nefesime sahip oldular. Beni kırdılar önyargılar yerine. Kırıldım ve sivrildim her can damarım koptukça. Sesimi aldılar soluğumla birlikte. Kim hak etti bunu? Ben hariç herkes. Çünkü herkes sırtını döndü ve kimse okşamadı saçlarımı menfaatsiz. Hiçbir hareket sebepsiz değildi. Bunu kendine dahi itiraf edemedin ama en azından kabullenmeyi denemeliydin. Yorgunum ve sen; yorgunluğuma, yüklerime ortak olmaya çalışır gibi görünüp omuzlarıma kurdun tahtını. Durup sevilmek istedin. Kollarımı açtım ve bekledim yine de seni. Her şeye vakıf olmama rağmen beni yalanlara uyutmana izin verdim yalnızca uyuyabilmek ümidiyle. Gerçeklere uyutulduğumu yalanlara uyandığımda fark ettim. Sonra tüm suç parmak uçlarımın oldu. Ne yapmıştı ki parmak uçlarım saçlarına dokunmaktan başka? Hiç. Koca bir hiç. Niye ben diye soruyorum kendime her kabustan sonra. Niye ben, beni en iyi –benden de iyi- tanıyan? Bunları hak edecek ne yaptım? Niye yalnızca şefkatle dokunmadın bana? Bu dağlar getirdi beni bu hale. Ne olduysa bu çevrili ovada oldu. Gurur ve önyargılarla çevrili ovada. Korkmazdım ben lakin korkutuldum iliğime ve kemiğime kadar. Niye ben? Niye kimse korumadı beni?

MotherofLilith

13.04.22