Seni bulduğumda

aynada birikip uzayan yalnızlıklarda

saçlarında babalarını hüzünle tarayan

kızlar gibi, kör bir dejavuyla

psikanalize etmiştin, 

sorduğun o mistik soruyla.


O gizemli soruyla hikayeni tanıdım;

tanıdıkça okudum,

okudukça dokundum sana.

Üstüne yük olarak yüklem olan

o beşer kokan taşların altına

ellerimle bir -ben- koydum.


"Bir insanı sevmek onun hikayesini sevmektir" der ya Heidegger,

ben de hikayeni

hikayendeki duruşunu sevdim.

Üstü giydirilmiş matemleri,

hiçe sayıp aşkımıza sahip çıkmanla

ben, tüm öz benliğini sevdim.