Yunan mitolojisinde bembeyaz olan dut ağaçları yerini nasıl karaduta bırakmış, merak edenler buraya toplansın anlatıyorum. Yunan mitolojisi dediğimize göre tabii ki aşk, kaos ve kan bu hikayede de gövdeyi götürüyor. Ferhat ile Şirin’i hatırlatan bu efsanede aşk, aile- çocuk, aile-evlilik bağları gibi konuların ele alınışı ile Yunan-Türk kültürleri arasındaki benzerliği görebiliriz.


 Pyramus ve Thisbe, Yeşilçam filmlerinde gördüklerimize benzer şekilde birbirleriyle düşman ailelerin birbirine aşık olmuş komşu çocukları. Deyimi yerindeyse ‘’anam ayatta izin vermez be ferat bilmez misin’’ gibi bir ilişkileri var ikilinin. Ne yazık ki birbirlerini görmeyi engelleyen aileleri yüzünden ayrı düşmüş Pyramus ve Thisbe komşu oldukları için anca duvarlar ardından konuşabiliyorlar, duvarlardaki çatlaklardan, oyuklardan aşklarını yürütmeye çalışıyorlar. Bu yüzden de Thisbe duvarların önünde resmedilir çoğunlukla. İşte duvarların arkasına hapsoluşlara tahammül gösteremeyen Pyramus ve Thisbe yıllar sonra anca bir cesaret bir buluşma ayarlıyorlar, güneş battıktan sonra Nimos’un mezarının yanında dut ağacının olduğu yerde buluşacaklar sözde fakat John Lennon ne derdi bilirsiniz ‘’Life is what happens to you while you are busy making other plans. (Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir)’’ Zavallı Thisbe buluşma noktasına Pyramus’tan önce geliyor, karanlıkta yırtıcı kükreme sesleri duyup korkuyor ve boş bir kayaya saklanmak için tabana kuvvet kaçarken şalını düşürüyor, kükremelerin sahibi aslan da şalı kanlı ağzıyla parçalıyor falan filan derken Pyramus bu sahneye şahit oluyor ve aslan Thisbe’yi öldürdü sanıp nasıl geç kaldım, seni koruyamadım, sensiz yaşayamam yârim kafasıyla kılıcını kendine saplıyor ve böylelikle Pyrsmus’un vücudundan sıçrayan kanlar ağaçtaki dutları boyuyor. Thisbe ortaya çıkınca ağacın altında yatan sevgilisini görüyor ve buna dayanamayıp o da aynı kılıçla aynı yerde gözyaşlarıyla kendi canına kıyıyor. 


Yine kanayan bir yaraya dönüşen aşk hikayesi... Çok sıkıldım artık sağlıklı bir aşk duymamaktan, görmemekten, her yerden kan fışkırıyor her gün yeter Allah aşkına! Efsanenin sonuna gelirsek… Aşkları karşısında üzülen tanrılar son kez ve sonsuza dek beraber kalmalarını sağlamak için küllerini birleştiriyorlar, aşklarını onurlandırmak içinse de Pyramus'un kanını sonsuza dek ağacın meyvelerine verirken Thisbe'nin gözyaşlarını da ağacın yapraklarına veriyorlar ve karadut meyvesi oluşuyor ki bu yüzden de karadut lekesi yalnızca ağacın yaprakları ile çıkıyormuş.


Şu saatte buluşalım diyerek bizi saatlerce bekleten arkadaşlarımıza ibret olsun bu hikaye, naçizane… Şaka bir yana Pyramus ve Thisbe birçok edebiyat ve sanat eserine ilham olmuştur. Romeo ve Juliet' e büyük aşıklar derdik fakat onların da ilham noktası Pyramus ve Thisbe. Shakespeare bu epik hikayeden fazlasıyla etkilenmiş bir yazar olacak ki ''A Midsummer Night's Dream (Bir Yaz Gecesi Rüyası)'' eserinde de bu iki aşığa yer vermiştir.