Rainer Maria Rilke'den sevgi üzerine bakışlar:


Sevgi zor, başka her şeyden zordur; yaşanacak diğer güç durumlarda doğanın kendisi insanı derleyip toparlamaya, vargücüyle işe sarılmaya yöneltirken, sevginin güçlenmesi seveni kendisinden tümüyle el çekmeye isteklendirir.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Sevmek iyidir, çünkü zordur sevgi. İnsan olarak bir başkasını sevmemiz, belki de yükümlü kılındığımız en çetin, en ağır bir görev, en büyük sınanma ve sınav, bütün ötekilerin yalnızca hazırlık oluşturduğu bir çalışmadır. Bunun içindir ki gençler, her bakımdan bu toy kişiler sevginin altından kalkacak durumda değildir, henüz öğrenmeleri gerekir sevgiyi, bütün varlıkları, bütün güçleriyle her çarpmada kabaran yalnız ve ürkek kalpleri üzerine odaklanıp sevgiyi ilkin öğrenmeleri gerekir. Ama öğrenim dönemi kendi içinde kapalı, uzun bir zamanı kapsar. Dolayısıyla, sevmek uzun bir zaman parçasını kucaklayan, yaşam süresinin hayli ilerisine kadar uzanan bir yalnızlıktır insan için, tek başınalıktır yoğun ve derin. Sevgi bir kez bir başkasında çözünüp erimek, kendini bir başkasına adamak, bir ikinci kişiyle birleşmek değildir; çünkü henüz durulmamış, gelişim sürecini tamamlamamış, düzenden yoksun birinin bir başkasıyla birleşmesi ne anlam taşır? Sevgi yüce bir nedendir tek kişinin olgunlaşıp kendi içinde bir varlık sahibi olmasını, dünya olmasını, bir başkası uğrunda dünya olmasını sağlayan. Sevgi, alçakgönüllülük tanımayan istektir bir kişiye yöneltilmiş, onu başkaları arasından seçip büyük bir misyonu gerçekleştirmeye buyur eden çağrıdır.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Benim için kızları ve kadınları anlamaya çalışmak kadar doğal bir şey yok; çünkü sanatla uğraşan kişinin en derin yaşantısı dişil nitelik taşır, bir gebeliği, ardından bir doğumu kendisinde barındıran bir yaşantıdır bu.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Sevilmek, yana yana tükenmektir. Sevmek, kandilin yağı bitmeksizin yanmaktır ışıl ışıl. Sevilmek geçiciliktir, sevmek kalıcılık.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 11. Cilt)


Derinliğine sevginin özelliğidir, gözlerini açar insanın, onu adaletle davranan biri yapar.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 10. Cilt)


Seven birini incitmek korkusundan daha kötü bir cezaevi yoktur.


(Vasiyet. Baskıya hazırlayan: Ernst Zinn. Frankfurt am Main 1975.)

*

Ancak ölümden yola çıkarak (yeter ki yok olup gitmek değil, bizi düpedüz aşan bir yoğunluk olarak bakılsın ölüme), ancak ölümden yola çıkarak sevgiye haksızlık etmekten kaçınabiliriz. Ama işte bu konuda büyüklerin o alışılmış görüşleri yanıltır bizi, yolumuza durur. Bu konudaki geleneklerimiz bize yol gösterecek niteliklerini yitirmiş, köklerinden aldığı güçle artık beslenemeyen kuru dallara dönüşmüştür. Ayrıca, erkeğin dalgınlığını, dikkatinin çelinmesini ve sabırsızlığını buna ekler, öte yandan erkekle ancak seyrek yaşanan mutlu ilişkiler sırasında kadının büyük çapta veren biri olduğunu, çocuğun birbirinden kopmuş ve yıkılmış erkekle kadını her zaman geride bırakıp ileri geçtiğini, yine de onlar gibi bir çaresizlik içinde bulunduğunu düşündük mü, başımızı önümüze eğip şunu itiraf etmemiz gerekiyor: Durumumuz hiç de iç açıcı değildir.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim 2. Cilt)


Ancak sığlıktan uzak, engin ve kendine özgü iki ayrı dünyayı içlerinde barındırması insanları birbirine bağlayabilir. Gençler açıkça ortada bu henüz böyle ikili bir dünyayı kendilerinde taşıyabilmekten uzaktır; ama yeter ki yaşamlarını doğru dürüst kavrayabilsinler, zamanla gelişip büyüyecek ve gereken hazırlığı geride bırakarak böyle bir mutluluğa kavuşabileceklerdir. Sevenler olarak akıldan çıkarmamaları gereken bir şey varsa, sevmede işin acemisidirler, doğru dürüst yaşamasını bilmez, sevgide çıraklık dönemini geçirirler henüz sevmeyi öğrenmek ve her öğrenim işinde olduğu gibi sakin ve sabırlı davranmak durumundadırlar.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Sevgi kapılarını çalmaya görsün, sabretmeyi henüz öğrenememiş gençlerin kendilerini birbirlerine kaldırıp atmaları, bütün dağınıklıkları, düzensizlikleri ve karmaşalarıyla kendilerini oldukları gibi saçıp savurmaları, pek sık içine düştükleri çok ağır bir yanılgıdır… Peki, bunun sonunda olan nedir? Gençlerin birliktelik dedikleri, ellerinden gelse seve seve mutlulukları diyecekleri, gelecekleri gözüyle baktıkları o kırık dökük parçalar yığını karşısında yaşamın yapacağı ne vardır? Sonunda gençlerden her biri böyle bir sevgide sevdiği uğruna kendini yitirdiği gibi, sevdiğini de çıkarır elden, hatta belki sonradan seveceği pek çoklarını da.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Özellikle üzerinde anlaştığımız bir nokta varsa, tüm birlikteliğin ancak komşu iki yalnızlığın güçlenmesiyle söz konusu olabileceği, ama özveri denen şeyin özü gereği bu birlikteliğe zararı dokunacağıdır; çünkü kendinden el çeken biri bir varlık sahibi olmaktan çıkar. Birbirine kavuşmak için iki insanın ikisi de kendini feda etmişse, bundan böyle ayakları altındaki zemin kayıp gitmiş ve biraradalıkları sürekli bir düşüş sürecine dönüşmüştür.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Bana göre bir evlilikte önemli olan, aradaki tüm sınırları kaldırarak tez elden bir birlikteliği sağlamak değildir. İyi bir evlilik eşlerden her birinin ötekini yalnızlığının bekçisi yaptığı, ona duyabileceği en büyük güveni duyduğu evliliktir. İki insanın birlikteliği olanak dışıdır ve böyle bir birlikteliğin gerçekleşmiş göründüğü evlilikte eşlerden birini ya da her ikisini tam bir özgürlük içinde yaşamaktan ve gelişmekten yoksun bırakan bir sınırlama, karşılıklı bir anlaşma söz konusudur. Ne var ki, birbirine alabildiğine yakın insanlar arasında da uçsuz bucaksız uzaklıkların söz konusu olabileceğini varsayarsak, yeter ki birbirini kocaman bir gökyüzü altında her zaman oldukları gibi görmelerini sağlayacak o uzaklığı sevmenin üstesinden gelsinler, bu kendileri-ne olağanüstü güzel bir birlik ve beraberlik içinde yaşamanın yolunu açacaktır.


(Erken dönem, 1899-1902 yıllarından mektup ve günlükler (Leipzig 1931)


Ortada bir suç varsa, sevgideki özgürlüğün çoğaltılmasına çalışmamaktır.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 2. Cilt)


Sevenlerin yapacağı tek şey vardır: Birbirinin özgürlüğüne dokunmamak. Oysa birbirini tutup bırakmamak kolay gelir sevenlere, önceden öğrenilmesi de gerekmez.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 1. Cilt)


Asla tutmaya çalışmamakla sımsıkı tutuyorum seni.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 3. Cilt)


İnsanlar pek çok şeyi olduğu gibi sevginin yaşamdaki yerini de yanlış anlamış, sevgiyi bir oyun ve eğlence aracı yaparak, oyun ve eğlencenin insanı çalışmaktan daha mutlu kıldığını sanmışlardır; oysa çalışmak kadar insana mutluluk veren bir başka şey yoktur. En büyük mutluluğu kendisinde barındıran sevgiye ise, çalışmaktan başka bir şey gözüyle bakılamaz. Yani seven biri çetin bir iş kendisini bekliyormuş gibi davranmak zorundadır. Böyle biri pek çok yalnız kalacak, iç dünyasında gezip dolaşacak, toparlanıp kendini sımsıkı elinde tutacak, harcadığı çabayla kendini olgunlaştırmaya bakacaktır.


(MEKTUPLAR, Wiesbaden 1950.Baskıya hazırlayan: Karl Altheim1. Cilt)


Her ne kadar seziyorsak da, sevginin özünün birliktelikte değil, sevenlerden her birinin karşısındakini bir şey olmaya, sınırsız ölçüde çok şey olmaya, gücünün yetebileceği son şey olmaya zorlamakta yattığını şimdiye kadar belki hiçbir zaman bize açık seçik gösteren olmadı.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 11. Cilt)


Sevmek zor bir iştir. Biri sevmeni istedi mi, seni zor bir işi üstlenmeye çağırıyor demektir. Ama altından kalkılamayacak bir iş de değildir bu. Çünkü senden bir insanı sevmen istenmemektedir, çünkü acemilere göre değildir bir insanı sevmek; senden bir Tanrı’yı sevmen de beklenmemektedir, çünkü olgunlaşmanın en üst aşamasına erişenler bunun üstesinden gelebilir ancak. Senden söz konusu istekte bulunan, dikkatini senin için zor olan’a çekmektedir, bu da doğrusu senin gereksindiğin, aynı zamanda sana hepsinden çok hayrı dokunacak şeydir.


(Ruth Sieber-Rilke ile birlikte Rilke Arşivi. Frankfurt am Main 1955 10. Cilt)