Hiç kusura bakma ama haksızsın Ramiz Karaeski
Hatta sen öylesine haksızsın ki
Dünyanın bütün haksızlarının haksızlıkları bir araya gelse
Senin haksızlığının karşısında diz çöker, tövbe ister
Zamanında sen öyle bir yanlış yaptın işte
Neyin var neyin yok sığdırdın bir bavula
Hoyrat hoyrat kalkıp geldin İstanbul'a
Yol bilmezsin, iz bilmezsin, ne olacağını sanıyordun ki
İndin trenden ama kaldın öyle ulu orta
Sen yat kalk dua et, o gün Kenan’a denk geldin Ramiz Karaeski
Bir başkası görseydi senin gibi yalnız birini
Bavulundaki üç beyaz paçalı donunu alırdı ruhun duymadan
Hoyrat hoyrat kalkıp geldiğin İstanbul maceran da başlamadan biterdi
Desem de inanma çünkü yine birilerini sırtından vurup kalırdın olduğun yerde
Zaten o yüzden aldırış etmedin işsizliğe, evsizliğe, kimsesizliğe
Domino taşı devirir gibi herkesi indire indire
Hayatta kalmayı çoktan planlamıştın yani
Ama soran olursa kanlılarından kaçıp canının derdine düştün güya
O zaman gitseydin ya İzmir’e, midyeci olurdun belki
Veya Ankara’da bir dolmuş şoförü olarak görseydik seni
Madem delip deşmeye meraklıydın, döner ustası da bir alternatifti
Ama kabul edelim ki senin derdin canını kurtarmak falan değildi
Elindekiyle yetinmeme hastalığı vardı her zerrende
Gözün ta en başından beri hep yükseklerdeydi de
Zaten seni İstanbul’dan başka yer kesmezdi Ramiz Karaeski
Sanki onun bozkırlarında az aç kurt varmış gibi
Bir ısırıkla da yetinmemeyi kafaya koyarak geldin üstelik
Tüm ceylanları, tüm geyikleri düşleyerek indin Haydarpaşa’ya
Resmen kaçtın memleketinden ama sorsalar delikanlısın hani
Ayrıca kaçan insan, kovalamayı hiç düşünür mü be abi
Gel gör ki sen o hâlinle bile kestirmiştin koca şehri gözüne
Kapısından giremediğin gazinonun patronluğu oldu ilk hayalin
Doğasından koparılıp hayvanat bahçesine bırakılan hayvanlar gibiydin
Ve çok iyi biliyordun; İstanbul, en yırtıcı aslanı bile kediye çevirir üç günde
Ama bunları göze alıp geldin ya yine, sen de az bitirim değilsin Ramiz Karaeski
Zulüm 1971’de başladı, der seni çok iyi tanıyanlar
Sözde bilgeliğinin altındaki hıyaneti görenlerdir onlar
Güzel sözlerle içindeki çirkinliğin üstünü örtmeye çalışmışsın da
Kısa bir yorganın altındaymış gibi ayaklar kalmış açıkta
Yani senin ruhunun karanlığını hiçbir aydınlık bastıramaz Ramiz Karaeski
Senin karanlığın, güneşi bile bir fincan suyla söndürür
Yahu bir insanın her davranışı mı gösteriş için olur be abi
Ömründe eline bir kitap bile almışlığın yoktu o güne kadar
Ama Kenan’a hava atmak için tuğla gibi sinema kitapları aldın
Yani hiç sormadın mı kendine, böyle işlere ne gerek var
Çünkü okumak sana göre değil, sen yazmayı seversin
İhanetin kitabını yazdın Karagözlüm Gazinosu’nda
Telif ücretini de assolist Selma’yla kırıştın bir güzel
İlk imza gününde de “Azad” diye bir imza attın onun rahmine
Bir yandan da kucağında çocukla eşin bekliyordu evde
Ama racon sahibi insansın ya, olur öyle
Çok sevmişsin mesela, az buz değil tabii
Sorsalar aile kavramı üstünden üç saat maval okursun da
Sen aile kurumunun yüz karasısın Ramiz Karaeski
Hiç mi yüzün kızarmadı Rabia'nın gözlerine bakarken
Görüş gününde nikâhlı eşin karşındaydı ama
Sırtını metresine dayamıştın, onun ellerini tutuyordun sen
Garip yenge de ne bilsin, o lafları kendisine ediyorsun sanıyordu
Senin umurunda bile olmayan kadının sana içi yanıyordu
Tenezzül edip bir damla su olmadın o yangına
Hâlbuki Selma için okyanus olup taştın dört bir yana
Üstelik onu apartman dairelerinde yaşattın refah içinde
Gel gör ki bir kenar mahalle gecekondusunu layık gördün eşine
Albüm albüm fotoğraf biriktirmişsin Selma’yla ama
Yan yana olduğun tek kareyi bile çok görmüşsün Rabia’ya
Sen bir güzel yüz uğruna harcadın gül gibi aileni Ramiz Karaeski
Daha on iki yaşındayken takmışsın iki kişiye baba yadigârı Sürmene bıçağını
Fırından çıkarken ekmeğinden biraz istemişlerse ne olmuş sanki
Paylaşımcı olun diye atıp tuttun etrafındakilere ama
Bir parça ekmek vermemek için saplamışsın elemanların karın boşluğuna
Sen var ya sen, barbarlığın vücut bulmuş hâlisin Ramiz Karaeski
Üstelik etrafındakilere de bulaştırıyorsun vahşetini
Çocuk dediğin Kenan'ın elleri senin yüzünden barut koktu bir lunaparkta
Hayratlı'yla birlikte ruhunun çocuk yanını da öldürdü aynı zamanda
Sense kulislerde daha rahat öpüşüp koklaşmak için Selma’yla
Kaçtığın yere postaladın sevgilisine göz koyduğun kardeşini
Önce batakhane sahipliğinden gazino patronluğuna terfi ettin
Sonra da Kenan'ın emanetine sahip çıktın kurumuş dudaklarınla
Hiç mi insanlığını sorgulatmadı “Selma sana emanet” cümlesi
Sen her emanete böyle mucuk mucuk sahip çıkıyorsan yani
Emanetin olan Şehri İstanbul’dakilerin Allah yardımcısı olsun
Mümkünse sen kimseyi sevme Ramiz Karaeski
Közlenmiş patlıcan daha kolay soyulsun diye üstünde delik açar gibi
Ustura manyağı yaptın dağ gibi kabadayıyı
Sonra da ardından dedin ki “Jilet Ahmet sevdiğimiz bi’ abimizdi”
Boğazını kestiğin Selim de sevdiğin biriydi gazetede yazanlara göre
Can dostunun sevgilisini de o biçim sevdin tabii
Aldatmalara doymadığın Rabia’yı da sevmişsindir herhalde
Yahu sende de ne geniş bir gönül varmış be abi
Hipodrom gibiymiş mübarek, at koştur içinde
Ha ayrıca gariban Ömer’i aldın, Terminatör Ezel’e çevirdin
Sırf mapustan önceki lüksüne kavuşabilmek için
İntikam dedin, planlar yaptın, oyunlar kurdun
Sırf eski düşmanınla yeniden atışabilmek için
Vârisin yaptın onu, yüzüne savaş boyaları vurdun
Her şeyi sakladığın için bir kere dikildi karşına ama
"Nankörsün" dedin, "Seni yoktan var ettim" dedin, triplere boğdun
Kardeşi öldü onun, anası delirdi, başına daha neler geldi
Şimdi sorsalar Ömer’i çok sevdin, tıpkı oğlunmuş gibi
Ama sen sevme be abi, üç evladını yeterince sevmiştin zaten
Belli ki sevgisinde bir sıkıntı olan insanlardansın sen
Yani uzun lafın kısası Ramiz Karaeski
Bazı insanlar vardır; maşallah dediği kelebeğin ömrü uzar
Seninse o kelebeği öldürmek için varlığını bilmen yeterli
Sen sonuna kadar haksızdın, başlarda haklı olan Kenan’dı ama
O da az saçmalamadı ilerleyen zamanda
Her şeye rağmen dönüp bakınca şimdi ardına
Hiç demiyor musun Kenan’a ben sebep oldum diye
Bin kere sordu sana; “Niye Ramiz abi, niye”
Ben ne yaptıysam yüreğimi dinlediğim için yaptım, dedin utanmadan
Yürek bazen arsızlaşır be abi, öyle dinlenmemelidir her zaman
Aklında başkası varken iki çocuk daha yapıyorsa bir insan
Sorarlar ona; senin cinsel açlığının cefasını niye başkası çeksin ki
Ama sen yok musun sen, yalnızca kendini düşünürsün Ramiz Karaeski
(2011 yılında bir dershanenin etüt salonunda test çözen güzel bir kızı izlerken ders çalışıyormuş gibi görünmek için soru bankalarına böyle “şey”ler yazardım çünkü boş oturan öğrenci salondan çıkarılırdı. Eve gidince de her yazdığımı Word'e aktarırdım. Ezel’e yeniden başlamayı düşündüğüm şu günlerde Yerel Disk D’nin karanlık dehlizlerinde dolanırken fark ettim ki geçen zamanda çok şey değişmiş ama ne hikmetse Ramiz Karaeski’ye olan nefretim baki kalmış. Az önce okuduklarınız, hayata hep pozitif bakan 18 yaşındaki âşık ve son derece neşeli bir ergeni bile çileden çıkarmayı başaran birine duyulan nefretin ne denli haklı olduğunu kanıtlar nitelikte bir karalamacadır. Az önce okuduklarınız, Ramiz Karaeski’nin herkes tarafından bilinen ama ısrarla hasıraltı edilen gerçek ve çirkin yüzüdür. Çabuk, "Dayı"cılar gelmeden...)
İbrahim
2020-06-07T15:34:00+03:00Ezel'i iki kere izledim ve şu günlerde üçüncüye başlama niyetim vardı iyice tahrik ettiniz. Ben de bir Ezel hayranı olarak Kenan Birkancıyım. Yani haksız olan Ramiz Karaeski.