Çay partileri, sonu gelmez dedikodu saatleri,

Boşa geçen zaman dilimleri,

Kol kola salınılan sokaklar

Yırtık kotlardan taşmış yorgun bacaklar

Ve dünya üç gün

Üşüyünce herkes nasıl da rahat sanırsın

Ağlayınca senden gayrısı mutlu.

İki günün geçti gitti,

Üçüncü de ölümden korkmakla geçecek.

Keşke herkes söylese sevmediğini

Keşke biraz uyusak

Keşke bir tabak Antep fıstıklı rem olsaydı

Menününüzde sayın bey.

Şöminenizde de ayvalar ve şeker pancarları

Keşke gözleriniz parlayabilseydı

Bakınca bir çocuk kıkırdasaydı harelerinden.


Duraklarda otobüsünüzün kapıları

İttirmese keşke insanları makam bey.

Telefonunuzu ve müziğinizi göbeğinizden çekseniz.


Keşke şemsiyeyi hiç kullanmamış olsaydınız soylu hanımefendi

Güneşle yıkansak, yağmurla arınsaydık.


Ve bir yaprak düşer suya

Sonra bir yaprak daha,

Hazal ve hazan,

Yol ve kanal,

El ve iş,

Didin ve didiş

İki elma, iki zeytin tanesi,

İki kardeş kavgası,

İki sevgili, iki bahar gördün,

İki tantana duydun,

Ve sonunda anladın ki

Vakit yok uzun uzun düşünmeye.