Resme merakınız mı var? Ya da resim konusunda henüz yeni mi bilgi sahibi oluyorsunuz?

Haydi gelin resim tarihinde kısa bir gezintiye çıkalım…


Sınıflandırılmış yedi sanattan ilki ve en eskisi olan resim, başlarda güzel sanatlar olarak adlandırılsa da daha sonradan, insanların sanata olan merakı neticesinde güzel sanatlar çeşitlendi ve içine başka sanat türleri de girdi. Milattan öncesine dayanan resim akımı, Türkiye’de de pek çok ressamın eşsiz eserleriyle geniş bir takipçi kitlesine sahiptir.

Günümüze kadar alışagelmiş ezberleri bozan yeni resim yapma tekniklerinin sosyal medyada paylaşılan videoları eminim ki benim gibi sizleri de şaşırtıyordur. Başlarda iki boyutlu yüzeylere fırça veya çizim yöntemiyle yapılmaya başlanan resim, günümüzde kavramsal bir boyutta ele alınması açısından hemen her tür malzemenin kullanılabildiği bir anlatım tekniği halini almıştır.

Bu konuda Türkiye’nin seçkin ressamlarından olan Yasemin Kaçkar Demirel bir röportajında "Resimlerimde mekanlardaki fizikî ve duygusal parçalanmaları ve yeniden yapılanmaları konu ediniyorum.” diyor.

Anlatımsal ve soyutlama arası gidip gelen bir yorumu olduğunu vurgulayan Demirel, bu yoruma göre resim tarzını şekillendirdiğini anlatıyor.


İstanbul’da Kibele Sanat Galerisi, Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi, Gayrettepe Metro İstasyonu Sergi Salonu; İzmir’de ise İKSEV, İş Sanat İzmir Galerisi, sergilerini takip edebileceğiniz kültür merkezlerinden sadece birkaçı.

Şimdi bir de ünlü ressamların adlarını tarihe yazdırdıkları ünlü tablolarına bir göz atalım.


Vincent van Gogh - Yıldızlı Gece

Çoğunuzun şüphesiz ki göz aşinalığı olduğu bu tablo başta sade görünse de aslında Gogh’un tam bir ruhsal yansıması. Yağlı boya olarak tamamladığı bu eser, Hollandalı ressamın Saint-Rémy-de-Provence köyünün gece vakti görünüşünün aslında ne kadar da mistik ve kasvetli olabileceğini anlatıyor. Üstelik bir not daha: Ressam bu tabloyu manzarayı izleyerek değil, gün boyu izledikten sonra aklında kalanlarla resmetti. Bence büyük bir yetenek!

Eğer sanata büyük tutkunuz varsa ve paraya kıymaya çekinmiyorsanız şu anda New York’taki Museum of Modern Art'a bu tabloyu görmeye gidebilirsiniz.


Michalengelo - Adem’in Yaratılışı

Dan Brown’un o eşsiz kurgusuyla yazdığı “Angels & Demons” kitabını veya 2009 yılında sinemaya çektikleri filmini izleyenleriniz hemen tanıyacaklardır bu tabloyu. Çünkü Michalengelo, bu tabloyu film ve kitapta olayların geçtiği mekanlardan biri olan Sistina Şapeli’ne resmetmişti. Tablo, Hristiyanlık’ta Kitab-ı Mukaddes’in Yaratılış bölümünde, “Tanrı Baba”nın ilk insan Âdem’e hayat üflemesi konusunu betimliyor. Michalengelo’yu Michalengelo yapan bu eser, 1511'li yıllarda tamamlandı ve şu anda Vatikan’da, Papa’nın resmî ikametgâhı olan Apostolik Saray’da bulunuyor.


Osman Hamdi Bey - Kaplumbağa Terbiyecisi

Evet, bu listeye hiç şüphesiz ki girmeye hakkı olan bir diğer isim de Osman Hamdi. Pek çok başarılı eseri olmakla beraber, hafızalarda yer eden tablosu Kaplumbağa Terbiyecisi’nin çok manidar bir yorumu var:

Geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâli.

Başka yorumlara göre, düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. Bu yoruma göre de terbiyeci Osman Hamdi Bey’in kendisidir. Terbiyecinin zorlu işi elindeki müzik aletleriyle halletmeye çalışması, Osman Hamdi Bey’in de değişime direnen bir toplumu sanat yoluyla çağdaş seviyeye getirmeye çalıştığını, bu yüzden sanat okulu ve müze açma girişiminde bulunduğunu vurgular.

İstanbul Pera Müzesi’nde sergilenmekte olan tablo meraklılarını bekliyor.


Salvador Dali - Belleğin Azmi

Sürrealistik resmin başarılı ustalarından olan Dali’nin 1931'lerde resmettiği ve Eriyen Saatler olarak da bilinen bu eserinde ilk bakışta göze çarpan, eriyen saatler ve resmin ortasında yer alan biçimsiz, tuhaf insan yüzüdür. Bu yüzün Dali’nin kendi yüzü olduğu iddia edilir genelde. Benim tabloya ilk bakışımda zihnimde canlanan şey, hayali boyutun gerçeklikle kesiştiği bir geçiş evresiydi.*

Ayrıca meraklılarına duyurulur! 1932 yılında dönemin oldukça yüksek bir parası -250 ABD Doları- karşılığında satılan tablo, 1934 yılından bu yana New York’taki Çağdaş Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir. 


Johannes Vermeer - İnci Küpeli Kız

En az Leonardo’nun Mona Lisa’sı kadar ünlü bir başyapıt olan İnci Küpeli Kız, Hollandalı ressam Johannes Vermeer tarafından özellikle tabloya adını veren inci küpeler düşünülerek resmedilmiş. Resimdeki modelin kim olduğu hakkında henüz net bir bilgi yok. Resim Mauritshuis, Lahey’de sergileniyor.


Leonardo da Vinci - Mona Lisa

Mona Lisa, Leonardo’nun ustalık eserlerinden biri olmasına rağmen, üzerinde yıllarca oyalanmış. Leonardo, 1503 tarihinde İtalya’nın Floransa kentinde tabloya başladı.

Günümüz yüzyılında bu kadar popüler olmasına karşın bu tablodaki kadının kim olduğuna dair net bir bilgi yoktur. Kadın için üç farklı şahsiyet de öne sürüldü. Da Vinci’nin annesi Caterina Buti del Vacca de öne sürüldüyse de, çoğu uzman tarafından düşük ihtimal olarak değerlendirildi. Milandüşesi Isabella of Aragon, Cecilia Gallerani, düşes Costanza d’Avalos (La Gioconda olduğu söylenir) öne sürülen diğer şahsiyetlerdendi. Tablodaki kadının da Vinci tarafından adlandırıldığı da öne sürülmüştü. 


Hieronymus Bosch - Zevkler Bahçesi

Neşe, erotizm, zevk, sarhoşluk!

Keyif hayatının çok güzel tasvir edildiği bir Hieronymus Bosch tablosu. Muhteşem alegorik, mistik ve fantastik işlere imza atan Bosch, tablolarında melekler ve şeytanlar, canavarlar ya da gerçeküstü, hiç görülmemiş, resmedilmemiş yaratıklar çizdi. Dönemin başarılı ressamlarından sayılmasının en büyük kanıtı da tüm yapıtlarının, dönemin kralları ve asilleri tarafından satın alınmasıdır. 1504 yılları arasında yaptığı bu triptik eser 1939'dan beri Madrid’deki Prado Müzesi’nde bulunmaktadır. 


Leonardo da Vinci - Son Akşam Yemeği

Gerek konusundan gerek resmedilenlerden olsa gerek ben de her zaman mistik sezgiler hissettirmiştir bu tablo. Mona Lisa gibi Leonardo’nun ustalık eserlerinden biri olan bu tablo, Hristiyan inanışına göre İsa Mesih’in Romalı askerlerce tutuklanmasından bir gün önce (Pesah Günü öncesi) havarileriyle yediği son akşam yemeğini ifade eder. Son Akşam Yemeği, Rönesans ressamlarınca çokça işlenen bir konu olmuştur. Ancak bu eserlerin içinde en bilineni ve başarılılarından Leonardo da Vinci’nin yaptığı resimdir. Resim, Milano yakınlarındaki Santa Maria Dele Grazie’nin duvarına yapılmış ve bugün oldukça yıpranmıştır. Leonardo’nun Mona Lisa’dan sonra en ünlü eseridir. 


Botticelli - Venüs’ün Doğuşu

‘Küçük Fıçı’ lakabıyla anılan ünlü İtalyan ressam Botticelli tarafından resmedilen tabloda Venüs’ün ergen bir kadın olarak denizden doğarak kıyıya çıkışı betimlenir.

Roma Katolik geleneğine uygun sanat eserlerini üretildiği bir zamanda ve yerde çizilmiş olan tablonun teması açıkça Pagan etkileri gösteriyordu. Ressamın Pagan etkisine sahip birçok başka eserinin Girolamo Savonarola tarafından yaktırılmış olmasına rağmen bu resim ortadan kaldırılmadı. Bunda Botticelli’nin Lorenzo de’ Medici ile olan yakın dostluğu sebebiyle kilisenin bu eseri sapkın ilan etmemesi rol oynadı. 

Dünyanın en bilinen resimlerinden biri olan tablo, Floransa’daki Uffizi’de sergilenmektedir. 


Michelangelo Merisi da Caravaggio - Meryem’in Ölümü

Sanata adım attığı yıllarda önce ölü doğa ve meyve resimleri yapan Caravaggio, ışık ve gölge kullanımı ile Barok akımında kendisini çok geliştirdi. Tabloda doğalcılığın yanı sıra ışık ve renklerinde, neredeyse realizm akımının etkileri görülür. Son dönem eserlerinde dinsel sahneleri resmeden sanatçının bir ustalık meyvesi olan ‘Meryem’in Ölümü’ tablosu, Caravaggio’nun ışık ve gölge konusunda dâhiyane olduğunun ve resimsel düzlemi dramatik bir stilde ele alışının göstergesidir. 


İnsanın gönül penceresini dünyaya açan bu sanat dalında, aslında her bir eser kıymetli ve özgündür. Bu tablolar gibi daha nicelerini saymak mümkün…



Yazar: Ömer Turgut