“— kayboldum.

— ignoramus.

— ve kendimi yeniden bulduğumda...

— ignoramus.

— aradığım hissin...

— ignoramus.

— bu dünyada olmadığını biliyorum artık.

— ignoramus et ignorabimus.”



Kayboldum

Gürültüler arasında;

Şehrin gürültüsü, onun gürültüsü,

Gürül gürül akan zamanın gürültüsü…

Vesaire.


Kayboldum

Yaşanmamışlık hissinin

Ruhuma mühürlediği telaşla

Sana ulaşmak kaygısıyla

Nefessiz kalmak korkusuyla

Ya da talihsizlik bu ya;

Medusa’nın gözlerine bakakalarak

Kayboldum.


Parmaklarıyla gösterdiler her dağ başını.

Her yükselti arkasını hileli olduğu açıkça anlaşılan bir şefkatle.

Her burç penceresini

Parmaklarıyla gösterdiler ve kısarak gözlerini.

Parmaklarıyla, gözleriyle, nidalarla

Geçit törenleri, yalancı siyasetçiler, karışık sokak sesleri

Vesaire.


Bense

Seni bulabilmek adına

Yaşaması umulan hisler heybemde

Koştum geceden güne

Koştum bozkırdan denize

Koştum arştan ferşe

Hiçbir kapı ardında sen yoktun.


Kayboldum ey bilinmez koku

Ey bilinmez ses

Ey bilinmez kucak

Seni ararken senin var olmadığını öğrenerek

Kayboldum ve bir kedi buldu cesedimi

Vesaire.


Ve şaire ve şaire ve şaire

Geride kalan ne varsa şimdi şaire

Vesaire.



*ignoramus: bilmiyoruz

*ignoramus et ignorabimus: bilmiyoruz ve bilemeyeceğiz