Annabel Lee

Senelerce, senelerce evveldi;

Bir deniz ülkesinde

Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz.

İsmi Annabel Lee;

Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten

Sevmekten başka beni.

 

O çocuk ben çocuk, memleketimiz

O deniz ülkesiydi.

Sevdalı değil karasevdalıydık

Ben ve Annabel Lee;

Göklerde uçan melekler bile

Kıskanırdı bizi.

 

Bir gün işte bu yüzden göze geldi,

O deniz ülkesinde,

Üşüdü rüzgarından bir bulutun

Güzelim Annabel Lee;

Götürdüler el üstünde

Koyup gittiler beni,

Mezarı oradadır şimdi,

O deniz ülkesinde.


Biz daha bahtiyardık meleklerden

Onlar kıskandı bizi,

Evet! Bu yüzden, şahidimdir herkes

Ve o deniz ülkesi

Bir gece bulutun rüzgarından

Üşüdü gitti Annabel Lee.

 

Sevdadan yana, kim olursa olsun,

Yaşça başca ileri,

Geçemezlerdi bizi;

Ne yedi kat göklerdeki melekler,

Ne deniz dibi cinleri,

Hiçbiri ayıramaz beni senden

Güzelim Annabel Lee.

 

Ay gelip ışır hayalin erişir

Güzelim Annabel Lee;

Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar

Güzelim Annabel Lee;

Orda gecelerim, uzanır beklerim

Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim

O azgın sahildeki,

Yattığın yerde seni.

 

              Edgar Allan POE

              Çeviren: Melih Cevdet ANDAY



Annabel Lee şiirinde ilk dizelerden itibaren romantizm akımının duygusallığı göze çarpar. Romantizm, duygu ilkesini aklın kesin hakimiyetine karşı olarak ele alır. Fakat duygu, klasisizm akımının aksine genel değil, özeldir ve sanatkârına özgüdür. Şiirde işlenen duygusal tema melankolik ve hüzünlüdür. Bu durum, bizlere yine romantizm akımının ilkelerini işaret eder. Romantizm akımında duygusallık çoğu zaman hüzünlü, karamsar ve melankoliktir. Sanatkâr hem kendi iç dünyasına hem de dış dünyaya karşı aşırı bir hassasiyet taşır.


Şiir, senelerce evvel var olan bir ülkeyi hatırlatarak başlar. Bir şeyleri hatırlamak, geçmişe gitmek başlı başına hüzünlü ve melankolik bir eylemdir. Senelerce evvel var olan ülkede çocuktur ve çocukken sevdiği kadını, aşkını anlatır. Bu sevda meleklerin bile kıskandığı bir kara sevdadır. Şair, senelerce evvel yaşananlardan bahsederken aynı zamanda kaçış temasını da işler. Kaçış teması romantik edebiyatın bir başka ilkesidir. Sanatkârlar, çoğu zaman hayali beldelere, ıssız yerlere kaçarlar. Tarihe ve tabiata yönelirler. Şiirde ise şair, hayalindeki deniz ülkesine gider, geçmişe döner ve tabiata kaçar. Tabiata kaçışla birlikte tabiat ilkesinin de şiirde işlendiğini görürüz. Romantizm için tabiat çok önemlidir ve tabiat, onlar için dış dünyayı temsil eder. Sanatkârlar içine düşülen bunalımdan, yaşamın kötülüklerinden kaçmak için daima tabiata sığınırlar.


Şiirde lirizm doruk noktadadır. Lirizm, romantiklerin temel ilkelerinden biridir. Lirizmin kaynağı, sanatkârın ferdi duygularıdır. Hayal, ümit, mutluluk, bedbinlik gibi duygular sanatkârların ferdi duygularıdır, sanatkârlar eserlerini bu ilkelere dayandırmışlardır. Şiirde lirizm olduğu kadar ferdiyetçilik de vardır. Şiirdeki bedbin duygu, şairin ferdi duygusudur. Şair de eşini kaybetmiştir. Genelde, Annabel Lee şiirini, Poe’nun kendi eşi için yazdığı düşünülmektedir. Şiirle beraber şairin yaşamına bakıldığında, bu düşünce biraz daha sağlamlaşır. Poe’nun eşi, onun amcasının kızıdır ve gerçekten çocukluklarından beri birbirlerini tanımaktadırlar. Poe, ona çocuk yaştan beri aşıktır. Daha sonra evlenmişlerdir ve çok mutlu bir evlilikleri olmuştur. Daha sonrasında ise Poe’nun eşi hastalanarak ölmüştür. Şiirde lirizm, ferdiyetçi bir şekilde işlenmiş olmakla birlikte evrensele de hitap etmektedir.


Tasvir, romantizm akımının önemli niteliklerinden biridir, eserlerde tasvirlere geniş yer verilmiştir. Bu tasvirlerle hem konunun hem de ruh durumunun anlatılması oldukça önemlidir. Şiirdeki tasvirler ise romantik ve gotiktir. Şairin aşkını anlattığı dizelerde, konuyu anlamamızı sağlayan romantik tasvirler vardır. Aşkından, sevdiği kadından bahsettiği dizeler romantik tasvirlerle verilmiştir. Gotik tasvirler ise şairin hüzünlü ve karamsar ruh halini yansıtan dizelerdedir. Tabiatın anlatıldığı dizelerde de gotik tasvirler vardır. Romantizmde tabiat huzurlu bir yer olarak işlenirken burada şair gotik edebiyattan etkilendiği için kasvetli bir ortam yaratmıştır.