Romeo ve Juliet, William Shakespeare’in 1591-1596 tarihleri arası yazdığı düşünülen o ölümsüz eseri. Sanatın birçok dalına konu olan her bir repliği ile yaşananları derinden hissettiren bu eser, William Shakespeare’in bir oyunu olmasının yanı sıra yaşanmış bir aşk öyküsü olma ihtimali taşımakta. Romeo ve Juliet’in hikayesi İngiliz şair Arthur Brooke’in 1562 tarihli “Romeus ve Juliet’in Tragicall Tarihçesi” adlı uzun bir şiirine dayandırılmaktadır. Shakespeare, bu kaynaklardan aldığı bilgilerle hikâyeye yeni karakterler eklemiş, karakterleri ve olayı daha derinlikli bir hale getirmiştir. Böylece her birimizin kıyısından köşesinden repliklerine hâkim olduğumuz, yaşatılan aşkın yüzyılların önüne geçemediği bu nadide eser ortaya çıkmıştır.

Sizlerle bu yazımda, Romeo ve Juliet ölmeseydi ne olurdu varsayımından konuşacağız ve bu merakımızı gidermek konusunda mizahi bir dille bize yol gösterecek olan Epraham Kishon eseri “Tarla Kuşuydu Juliet” oyunundan bahsedeceğim.


Gelin, önce Romeo ve Juliet’in hikayesine bir bakalım: Hikâyemiz İtalya'nın şehri Verona’da geçmekte. Şehrin zengin ve asil ailelerinden Montegue ve Kapulet aileleri arasında yıllardır süren bir düşmanlık vardır. Bu ailelerin gençlerinin sokak kavgaları ile eser başlar. Capulet ailesi evlerinde bir balo verileceğini duyurur. Baloya Juliet'le evlenmek isteyen Kont Paris davet edilir. Mantegue ailesinden Romeo da bu maskeli baloya kimliğini gizleyerek katılır. Romeo başta Rosaline adlı bir kızdan hoşlanır ve ona bu durumdan bahsetmek ister. Bu sayede baloda yerini almıştır. Fakat Rosalin, Romeo'yu reddeder. Tüm bu olanlardan sonra Romeo, Julieti görüp ona aşık olur ve aşk başlar. Tabii birbirine düşman iki aile arasında bu durum hiç de hoş karşılanmaz. Ailesi, Juliet'i Kont Paris'le evlendirme hazırlıklarına girer. Juliet evlenmek istemediğinden Rahip Laurence’in yanına gider. Ondan, kırk saat boyunca kendisini öldü gösterecek iksiri alır. Hemen Romeo'ya durumu anlatan mektup yazılır ancak mektup Romeo'ya ulaşmaz. Juliet'inin öldüğünü düşünen Romeo, Juliet'in mezarı başında yanına aldığı zehri içer ve ölür. Rahip Juliet'i uyandırır. Romeo ölmüştür. Juliet bu acıya dayanamaz ve Romeo'nun hançeri ile kendisini öldürür. Tüm bu olaylardan sonra iki aile arasındaki düşmanlık son bulur. İki aşığın bedeni ölümle ölümsüzleşir.


Böylesi acı dolu bir hikâye tüm trajedisine rağmen yıllarca dünya tiyatrolarında oynanmaya devam etti ve ülkemizde de çokça gösterimi yapıldı. Ayrıca dünya sinemasında onlarca örneği ile yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

Ya Juliet o iksiri içmeseydi, Romeo onu öldü sanıp kendini öldürmeseydi neler olurdu dersiniz?

Simdi size bu ulaşılamaz aşkın gerçek olduğunu, Romeo ve Juliet'in evlendiğini hatta bir kızlarının olduğunu söylesem?

Yıl:1623

Yer: Verona

Romeo Montague 49 yaşında

Juliet Montague - Capulet 43 yaşında

Lukretia - Kızları 14 yaşında

William Shakespeare, ölü yazar, 52 yaşında


Romeo: Çorabımın teki nerede? Juliet, çorabımı bulamıyorum!

Juliet: (Cevap vermez)

Romeo: Bilmiyorum

Juliet: Kahvaltı edecek misin?

Romeo: Evet. Kahve! Sıcak Olsun!

Juliet: Emredersiniz...Kahve...Sıcak olsun.


Günün ilk saatlerinde Romeo ve Juliet uyandı. O ölümsüz aşklarından eser kalmış gibi görünmüyor. Juliet iflah olmaz kızları lukretia’yla uğraşmak bir yana bitmeyen ev işlerinden bunalmıştır. Evlerinde bir yardımcılarının olmadığından şikâyet edip durmaktadır. Ayrıca evlilik yıl dönümlerini unutan bir çift görüyoruz.

Romeo: Bugün ayın kaçı ?

Juliet: Bilmiyorum.

Romeo: Bugün evlenme günümüz!

Juliet: Kahvaltı ederken konuşmasını sevmediğimi bilirsin.

Romeo: Bilirim ama tam otuz yıl olmuş.

Jüliet kahvaltısının peşinde elindeki gazeteyi okumak istemektedir. Romeo ise eski günlerden konu açmıştır ama nafile, Juliet eski hikayeleri konuşmak istemez. 

Romeo: Ya gözünü bir dakika geç açmış olsaydın?

Juliet: Gözümü bir dakika geç açmış olsaydım... Yani?

Romeo: Senin açık mezarın başında az kalsın genç yaşımda intihar edecektim.

Sonrasında fincana konulan kahvenin sıcak olup olmadığı, akşama ne yeneceği, markete kimin gideceği, bulaşığı kimin yıkayacağı gibi konular tartışıldı. Kızları Lukretia eve geç gelmiştir ve Romeo ile kavga eder.. Romeo sevgili kayınvalidesinin serveti peşindedir. Eve gelen Juliet'in dadısına kayınvalidesinin hasta olup olmadığını sormaktadır. Romeo, Juliet'in yaşlı dadısına Juliet'in sıska olduğunu ve onu uygun olmadığını söyler. "Sahi, neler oldu?" dersiniz Romeo ve Juliet'in aşkına.

Juliet, Romeo'nun olmadığı zamanlar rahiple Romeo'dan kurtulma planları yapar. Romeo'nun su torbasını ondan daha çok sevdiğini söyler. Yine Romeo ve Juliet kavga ederken Shakespeare girer içeri.

W.SH: Başı darda olan dayanak aramaya görsün, 

sözde dostlar düşman kesilir.

Ama ilk düşünceme döneyim yine

 isteklerimiz öyle çatışır ki kaderimize

 bütün kurduklarımız yıkılır gider.

Tahammülüm kalmadı seyirci olmaya

 sabrım taştı hiç hakkınız yok buna.

 Yazmıştım ben zarif bir trajedi 

vodvil oldu çıktı hem de adi bir komedi...


Lukteria, Shakespeare'i görür ve onunla gider. Romeo ve Juliet'i terk eder. Sahne, eve alınacak yardımcı hakkında yaptıkları bir tartışmayla kapanır. Oyun ise o büyük aşkın artık kalmadığını, belki de gerçekte bu denli aşkın yaşanamayacağını mizahi bir dille bahseder. 

“Eğer sevgin azalacaksa gittikçe çoğalan aşkımdan, bırak avcılar çıkarsın kalbimi yerinden! Sök at ne varsa: çamura bulanmış sevdaları, bu dağların ceylanlarını, kana susamış kontları ve senden artakalan şu cılız bedenimi! Yok et benim olmadığım bütün şatoları. Görebileceğin bir şey kalmasın benden kalan…"


Ne diyor Âşık Veysel, "Seversin, kavuşamazsın aşk olur." Demek doğru. Romeo ve juliet kavuşsaydı o ölümsüz aşkları son bulacaktı. Her iyi ya da kötü şeyin son bulduğu gibi.


Not: Eğer tiyatroya ilgi duyuyorsanız ve oyunun tam metnine ulaşmak isterseniz aşağıya oyun metnini linkini bırakıyor olacağım. Keyif alacağınıza eminim.



Sevgilerimle...

https://kasimtiyatrosu.files.wordpress.com/2019/01/ephraim-kishon-tarla-ku%C5%9Fuydu-juliet.pdf