Aşkın delice bir öpücüğü ile hayatlarını sona erdirseler de sadece fiziki olarak gömüldüler tarihe. Ruhları hâlâ yaşıyor ve her türlü acıdan yoksun. Başka bir evrende varoluşlarını sevinçle sürdürüyorlar ve aşklarına mâni olan hiçbir şey yok.

Shakespeare... Böylesine üstün bir yazarın kitabına inceleme yazmak ne kadar haddime bilmem, yıllardır üstüme düşmediğini düşündüğümden kitaplara tek kelime inceleme yazmadım. Hata mıydı yoksa biraz daha gelişene kadar beklediğim için bir doğru muydu, bilinmez tabii...

Bu hazinenin kalemine hayran kalmamak mümkün değil. 16-17. yüzyılın büyük bir dehası. Gerçi var olup olmadığından kesinlikle emin olmasak da ben onun var olduğuna inanmak istiyorum. Hazır bunu söylemişken onunla ilgili bir belgesel de önermek isterim: "The Secret Code Hidden In Shakespeare's Plays"

Youtube üzerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

En başından sonuna kadar her kelimesiyle büyüleyiciydi. Okumak sadece birkaç saatimi aldı ama tamamen hikayenin ortasında hissettiğimden zaman kavramım onlarla birlikte ilerledi. Sırf Shakespeare'in tamamen ona has cümlelerinden kopmak istemediğimden ertesi gün gidip Hamlet, Othello ve Macbeth'i alıverdim. Yani Shakespeare okumaya bu kitapla başlıyorsanız eğer bir daha kopamayacaksınız. Olay örgüsünün içinde sürüklenip giderken son sahneye girdiğinizde ve o öpüş gerçekleştiğinde Orhan Veli'ye dönüşüp "Yazık oldu Romeo ve Juliet'e." diyeceksiniz. Shakespeare'in kötü son ile bitirişlerine alışacağınıza da emin olabilirsiniz.

Shakespeare'in eserlerine kötü eleştiri yapmak imkansız. Eğer bir dileğim olsaydı bu piyesini mutlu son ile bitirmesini dilerdim. Kitaplardaki her aşk mutlu son ile bitmelidir; gerçek hayattaki her aşk ise bitmemeli, mutlu süregelmelidir.

Esenlikle...